Mars’ta yaşam olup olmadığının işaretlerini araştırmak, dünyaya kaya ve toprak örnekleri toplayıp göndermek üzere, yaklaşık yedi aydır yolda olan NASA’nın, Mars kaşifi “Perseverance” Kızıl gezegene dün indi. NASA’nın mühendislik komiserinden ilk fotoğraflar paylaşıldı. 
Konunun geçmişini şöyle bir bakarsak eğer 2020 yılının Temmuz ayında Çin’den, Birleşik Arap Emirlikleri’nden ve ABD’den olmak üzere dünyadan üç araç Mars’a gönderildi. Çin ve Birleşik Arap Emirlikleri Mars’ın yörüngesine girdiler ancak iniş yapmadılar. Birleşik Arap Emirlikleri böylece Mars’a uzay aracı gönderen beşinci ülke unvanını kazandı.
Tüm bu gelişmeler geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayip Erdoğan’ın, Türkiye Uzay Ajansı ile ilgili 10 yıllık 10 hedef açıklamasını aklıma getirdi.
Bir çok eleştiri alan bu hedefleri ben fazlasıyla önemsiyorum. Kuruluşu 13 Aralık 2018 yılında gerçekleştirilen Türkiye Uzay Ajansı’nın daha henüz birkaç yıllık geçmişe sahipken kendisine hedefler belirlemesi oldukça heyecan verici. 
Eleştirilere gelince elbette olumsuzlukları eleştireceğiz. Ancak konu uzay çalışmaları olunca durum biraz daha nazikleşiyor. Çünkü hem çalışmalarda her zaman bir aksaklık olur hem de uzay çalışmaları partiler üstü bir durumdur. 
1958 yılında kurulan NASA farklı yönlere çekilmeye çalışılsa dahi hem Demokratlar hem de Cumhuriyetçiler tarafından hiç bir art niyet gösterilmeden desteklenmiştir. Şöyle ki “Biz aya gitmeyi seçiyoruz” diye durumu ilk dile getiren John F. Kennedy bir demokratken, 10 yıl sonra astronotların aya iniş haberini veren Richard Nixon ise bir cumhuriyetçiydi.
Bir çok ülke uzay çalışmalarına hız vermişken ve biz bu kadar gecikmişken belirlenen hedeflere  birbirimizi acımasızca eleştirmek yerine eksikliklerimizi tamamlayarak, 10 yıllık 10 hedefi gerçekleştirmek üzere tamda birlik olma zamanı.
Birlik olma zamanı çünkü uzay çalışmaları birçok eksiğimizi tamamlamak içinde büyük bir fırsat olacaktır. Çocuklarımızın ve üniversiteli gençlerimizin eğitim ve öğretimlerini yeniden düzenlemek gibi.
Başaramamamız için hiçbir neden yok. Birbirimize inanmamız ilk adımımız olacaktır. 
Elbette başarabiliriz Türkiye! 
Bu vesileyle Hakka yürüyüşünün altıncı yılında Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nu rahmetle ve şükranla anıyorum. 
Ruhu şad olsun!