Yaşar VURAL-Eğitimci

Yaşar VURAL-Eğitimci

ADINI BEN VERDİM, DE…

A+A-

“Güven Arslan ile Sibel Aslan çifti (26), geçen hafta dünyaya gelen erkek çocuklarına, 'Vikingler' dizisinin başkarakteri, geleneksel kaynaklara göre Danimarka ve İsveç kralı olan Ragnar Lodbrok'un ismini verdiler.”1  


Bu haber pek çoğumuzun ilgisini çekmedi, çekmezdi de… Televizyon ve sinemalarda gösterilen birçok karakterin çocuklara sim olarak verilmesi yeni değil. Mesela en çok koyulan isim listelerinde yer almayan ‘Arda’ isminin Zerda dizisi sonrası, ‘Emir’ isminin ‘Adını Feriha Koydum’ dizisi sonrası, ‘Eren’ isminin ‘Evdeki Yabancı’ dizisi sonrası, ‘Baran’ Haziran Gecesi dizisi sonrası hemen dizilerinin yayınlandığı senelerin ertesinde en üst sıralara yükseldiği araştırmada görülmektedir.2  Cüneyt Arkın’ın Kara Murat film serilerinden sonra ülkemizde “Murat” ismindeki artış herkesçe malumdur. Örnekler çoğaltılabilir.


Ülkemizde ad verme gelenekleri ile ilgili birçok çalışma var. Meraklıları bu yazıları okuyabilir. Ancak son yıllarda geleneksel ad verme eğilimimiz terk edilmiş görülüyor. Çocuğa verilecek ismin dinî, millî ve kültürel açıdan taşıdığı anlamlar ötelenmeye başlanmış, çocuğa isim vermek için sadece ses değerine yani kulağa hoş gelip gelmemesine göre isimler aranır olmuştur. Geçen yılın (2021) en çok verilen isimler listesinde bir bakalım. Erkeklere en çok Yusuf, Alpaslan, Miraç, Ömer Asaf, Eymen, Göktuğ, Ömer, Mustafa, Aras, Ali Asaf isimleri; kızlara da Zeynep, Elif, Asel, Asya, Defne, Azra, Nehir, Zümra, Eylül ve Ecrin isimleri verilmiş. 2020’de de bunlara benzer isimler en çok verilen isimler listesinde. Bu listelere baktığımızda ad verme dinî, millî ve kültürel kodlara sahip isimlerin hâlâ çocuklara fazlaca verildiğini görüyoruz. Ancak listenin orta ve sonlarında “farklı, değişik, alafranga fonetiği olma” gibi gerekçelerle çocuklara “Asel, Arya, Alya, Leo, Mia, Milan, Pera, Maya, Elem, Azur, Aden, Lila, Elya” gibi isimlere rastlanıldığı görülecektir. Bu isimlerin özellikle sanat, spor camiasında boy gösteren kişilerce tercih edilmesi, sonrasında rol-model olarak toplumda benimsenmesi söz konusudur. (Tarkan kızına Liya; Gülben Ergen oğullarına Ares ve Atlas; Işın Karaca kızına Sasha Mia; Küçük Emrah oğluna Elyesa, kızına Eleysa; Ozan Doğulu kızlarına Arya, Lila, Elya; Demet Akalın kızına Hira; Gülşen oğluna Azur Benan; Burak Kut kızına Aden; Volkan Konak kızına Derin; oyuncular Özgü Namal oğlunun adını Nefes, kızının adını Elem Su; Didem Uzel oğluna Leo; Akasya Asiltürkmen kızına Pera, Başak Sayan oğluna Milan, Tuba Büyüküstün kızına Maya; oyuncular Burak Özçivit ve Fahriye Evcen oğullarına Karan; Ümit Erdim kızına Ses; Müge Boz kızına Vina; Zeynep Mansur kızına Mia; ve futbolcu Volkan Demirel ise kızlarına Yade ve Yeda; isimlerini vermiştir.3 )


Artık çocuklara ad vermede etkilenme “sınırları aşmış” görünüyor. Girişte verdiğim haber yazısında bir vatandaşımız çocuğuna “Ragnar” ismini vermiş. Peki kimdir bu Ragnar? İskandinav ülkelerinin mitolojik kahramanı. Bizdeki “Oğuz Kağan” gibi. İyi de dijital platformlarda yayınlanan bir yabancı dizinin kahramanını çocuğuna isim seçmek sağlıklı bir düşünce midir? Çocuklarımıza isim verirken millî, dinî ve kültürel açıdan kimliğimize uygun, güzel anlamı olan kelimeleri; yiğitliği, cesareti, fedakârlığı ile örnek olan tarihî kimliği bulunan ya da kültürel açıdan önemli işlere imza atmış, milletimizin değer verdiği şahsiyetlerin adlarını seçmeyi uygun görmez miydik? Sırf kulağa hoş geliyor diye sözlüklerde bile olmayan hatta bu hususta gelebilecek eleştirilere karşı anlam uydurulan kelimeleri çocuklarımıza isim olarak tercih etmek çocuklarımıza da haksızlık değil midir?


Kendi kompleksini çocuğunun üzerinden gidermeye çalışan anne balalar; farklı isim arayacağız, farklı görüneceğiz diye çocuklarınıza “garip, anlamsız” ya da “millî-dinî-kültürel değerlerden uzak” isimler vermeyiniz. İsimlerimiz de kültürümüze hizmet eder. İsimlerimiz sadece kimlik belgesinde yazılı bir “kelime” değildir, aksine bizzat “kimlik”in kendisidir. Bizi farklı kılan unsurların başındadır isimlerimiz. Her dönemin kendine özgü eğilimleri vardır ancak bunlar gelenekle, kültürle, millî benlikle çatışmaz; onlara aykırı olmaz. Adın anlamını kültürel-millî-dinî ağırlığı da tamamlar. Mesela sırf Kuran’da geçiyor diye çocuğa “Aleyna” ismi vermek yanlıştır, zira bu kelimenin tek başına bir anlamı yoktur, Arapçada “üzerimize olsun” anlamına gelen bir edattır.4  İsim verirken sözlüklerden de yararlanabilirsiniz, bir bilene danışabilirsiniz. İsim vermenin tek kriteri “hoşumuza gitmesi” değildir. Onun anlam katmanı, eylem katmanı, sosyal katmanı vardır. Şimdi babası “Ragnar, oğlum yanıma gel”, annesi “Ragnar, oğlum yemeğini ye!”, öğretmeni “Ragnar, oğlum ödevini yaptın mı?” diye seslenecek öyle mi? Bu tuhaflığa zamanla alışmak, işte asıl mesele burada başlar. “Oğlum senin ananın adı Ayşe, babanın Ahmet; Ragnar hangi ağacın dibinde yetişti?” diye sorası geliyor insanın. 
Dede Korkut çocuklara ad verdikten sonra “adını ben verdim, yaşını Allah versin!” diye dua ederdi. Çocuklarımıza güzel adlar verelim, o güzel adlarıyla yurdumuzda güzel yaşasınlar diye dua edelim.

 

[1] https://www.ntv.com.tr/turkiye/yeni-dogan-bebegine-viking-krali-ragnarin-ismini-verdi,6pHm4BMa1kmg5jqr8bSZKw (Erişim Tarihi: 20.04.2022)

[2] Oğuzhan Bilgin, “Kültürel Yabancılaşma Bağlamında Türkiye’de İsim Verme Pratiklerinin Değişimi ve Popüler Kültür Figürleri”, Millî Folklor, S. 125, 2020. s. 184.

[3] Oğuzhan Bilgin, agm., s. 184.

[4] Ferit Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügât, Ak Yayınları, Ankara, 1997, s. 28.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.