Yaşar VURAL-Eğitimci

Yaşar VURAL-Eğitimci

Eğer Ümitvar İsen Keder Gelesi Değil

A+A-

Mehmet Ali Kalkan’ı yine onun üslubu ile anlatmak lazım. “Mehmet Ali Kalkan bir güzel insan.” Bu memleketin dağını, taşını, toprağını, kuşunu, çiçeğini, insanını bir güzel sever. Memleketin delisine de velisine de ayrı bir hürmeti vardır. Hatıralarını gözlemleriyle harmanlayıp, sohbet sıcaklığında gönül sofralarımıza “Köyümden, gönlümden” diye paylaşır. Türkülerimize ayrı bir muhabbeti vardır. Küçüğünü de büyüğünü de arar sorar. “Ben büyüğüm, küçüğüm beni arasın” demez. (Çünkü küçüklerde vefa olmaz, galiba bunu bilir)
Ufuklar Ardı Bizim, Mehmet Ali Ağabey’in Ötüken’den çıkan ikinci şiir kitabı. (İlki “Gök Aradık Tuğlara” idi-2014.) İlki çıktığında henüz tanışmıyorduk Mehmet Ali Ağabey ile. Şiir kitabını sosyal medyada görünce temin etmiş ve bir solukta okumuştum. Gök Aradık Tuğlara ile ilgili yazdığım yazıda şöyle demiştim:
“Mehmet Ali Kalkan’ı 20. asrın destan söyleme geleneğini sürdüren ender isimlerdendir diye tavsif etsek herhalde abartmış olmayız. Şiirlerin kaynağında, Türk milletinin gönül dünyasını zenginleştiren ulu isimler olunca şiirlerin yüzüne ayrı bir nur, ifadesine de ayrı bir kuvvet geliyor. Özellikle Yunus Emre ve Ahmet Yesevî kaynağından beslenen şair, kelimelerine ayrı bir olgunluk, ağırbaşlılık ve coşkunluk vermiş. Zaman zaman didaktik unsurlar içeren şiirler bize, Türk töresinin değişmez kurallarını hatırlatıyor:
Karaya beyaz denilmez,
Doğrudan geri dönülmez
Yiğit kendine yenilmez
Biline…

Boş laf ile öğüt olmaz
Toy gününde ağıt olmaz
Yarasız bir yiğit olmaz
Biline…”

Ufuklar Ardı Bizim’de de yine Yesi rüzgârı ve Yunus nefesini alırız:
Hakk’a susarız kandıkça
Çelikleniriz yandıkça
“Göğeririz, budandıkça”
Elifçe ölüşüm ondan (s. 26)

Ya da;
Aç olan saman için
Ekin yolası değil.
Ateşe duman için
Nazar kılası değil (s. 67)

dizelerinde ataların 7’li ve 8’li hece mirasının olgun örneklerini vermeye devam eder. Türk çocuğu vatanının toprağı ile mayalanmış, onun hamuru bu topraklarda, bu toprakla yoğrulmuştur. Bunu Türk genci aklından hiç çıkarmamalıdır:
Gittiğimiz her yer bizim
Buralar vatan kardeşim
Her karışta belli izim
Dağı, taşı şan kardeşim.(s. 39)

Mete Han’ı, Oğuz’u, Dede Korkut’u ötelerden bugünlere taşır, onların sesiyle bize ses verir:
“Yurt olsun Urum elleri”
Diyerek gelişim ondan
Ak sakallı emelleri
Töreli kılışım ondan

Kut’lu bildim muradımı
Göğe vurdum kanadımı
Dedem Korkut’tan adımı
Soylanıp alışım ondan. (s. 24)

Başka bir şiirde de şöyle der:
Yaşar dedim Türk’ün çağı
Gönderde Oğuz’un tuğu
Bu ordunun ilk başbuğu
Elbet Mete Han kardeşim.

Kulağımıza küpe olacak çokça dizesi var Mehmet Ali Kalkan’ın. “Tut atalar sözü kalbi selim ol” diyen Levnî misali Mehmet Ali Kalkan da dikte etmeden dikkat etmemizi ister:

Zaman yayını kuran
Zorları aşa gider
Kendini yola vuran
Hedefe koşa gider.

Sular engine akar
Bakan kendine bakar
Elini soksan yakar
Ateşe maşa gider. (s. 72)

Dağlarımız, sevdalarımız, türkülerimiz, ninnilerimiz üzerine dizdiği inciler var Mehmet Ali Kalkan’ın. O, söz deryasına dalıp çıkarmış, sonra nazım ipine dizmiş incilerini. Göz aydınlığı, gönül hoşluğu olsun diye. Var olsun. Milyonlarca çapraşık, karışık, çetrefil işin, işlemin, lafın, yazının arasında şöyle çaya yoldaş olacak sıcacık söz incileri ararsanız derim ki ufukların ardına kadar gitmenize gerek yok. Ufukların ardını içimize taşıyor Mehmet Ali Kalkan. 

Şu dizeleri de bir yerlere not etmeli:
Çatlarsa yana yana
Su toprağa uyana
Yelkeni olmayana
Rüzgâr dolası değil. 

Eğer ümitvar isen
Keder gelesi değil. (s. 68)

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.