Milli Eğitim Bakanlığı’nın eğitim analiz ve değerlendirme raporları serisi kapsamında yayınlanmış  ilk rapor olan  “Türkiye’de Mesleki ve Teknik eğitimin görünümü “raporunda 2017-2018 eğitim yılında ortaöğretim düzeyinde eğitim alan toplam 5 milyon 689 bin 427  Öğrencinin 1 milyon 947 bin 282’sinin mesleki ve teknik lisede eğitim görüyor olması bizlere gösteriyor ki ülkemizde gençlerin yarıya yakını Meslek ve Teknik liselerde öğrenim görmektedirler.

Teknik ve meslek liselerini diğer liselerden ayıran en büyük özellik, ekonominin ve sosyal yapının istikrarlı olarak gelişimini sağlaması ve küresel rekabette yerini alabilecek nitelikli işgücünün ekonomiye kazandırılması için gerekli mesleki yeterliliğe sahip kaliteli öğrenciler yetiştiriyor olmasıdır. Vasıflı eleman yetiştirme de en büyük rol üstlenen meslek liseleri öğrencilerin teknik bilgilere ve becerilere sahip ara eleman veya teknisyen olarak iş hayatlarında yer almalarını sağlamaktadır. Oysa ki toplumumuzda meslek liselerine ve meslek lisesi öğrencilerine gerekli değer verilmediği gibi, yaşamda başarılı olamayacakları  gibi  gereksiz bir önyargıda hakimdir. Öğrenci ve veliler başka seçenekleri olduğu takdirde meslek liselerini tercih etmeyeceklerini ifade etmektedirler. Meslek Lisesi öğretmenlerimiz ise meslek liselerinin önemini tam idrak edemedikleri gibi birçok öğretmene göre de Meslek Lisesi öğrencileri  başarılı  olamayacak öğrenciler kategorisindedir.

Meslek Lisesi öğrenciysen toplumda başarısız ve gereksiz öğrenci olduğun anlamına gelirsin ve  birçok öğretmenimiz de bunu kanıksamış gibidir. Öyle görünüyor ki toplum Meslek Lisesi öğrencilerine son yıllarda önyargıyla bakmaktadır. Genel lise ve meslek liselerinde öğrencilerin sınıf tekrarına bakılacak olursa Genel liselerde okuyan her 100 öğrenciden ikisi sınıf tekrarına kalırken meslek liselerinde okuyan her 100 öğrenciden 11i sınıf tekrarına kalmaktadır. Öyle sanıyorum ki bu veriler de toplumun ön yargılı bakış açıklarına en büyük etkenlerden biri.  Peki baş döndürücü bir  hızla  ilerleyen ve gelişen modern çağda meslek liselerinin hızla itibar kaybetmesinin  sebebi;

-işveren, stajyer ve meslek okullarının beklentilerinin farklı olması olabilir mi?

-Meslek liseleri ve işletmelerin daha fazla işbirliği kuramamaları olabilir mi?

-Meslek liselerinde bilişim teknolojilerinin ve yabancı dil kullanılmamasının, mesleki alanlarda kayda değer eğitimlerin hem meslek liselerinde hem işyerlerinde yeterince verilmemesi olabilir mi?

-Öğrencilere kültürel, akademik eğitimlerin verilmemesi olabilir mi?

-Milli Eğitim Bakanlığı’nın meslek liselerine gerekli önemi vermiyor olması olabilir mi?

-Meslek lisesi öğrencilerinin amacına yönelik stajlarını tamamlayamıyor olmaları olabilir mi?

-Hayallerinin ve ideallerinin olmaması olabilir mi?

-Meslek ve Teknik Liselerinin öğrencilerine verdikleri eğitimlerle staj dönemlerinde “profesyonelliğin amaç”, “paranın araç” olması gerekli iken “paranın amaç”, “profesyonelliğin araç” yerini alması olabilir mi?

-Ama en önemlisi ailenin, toplumun, işletme sahiplerinin, meslek lisesi öğretmenlerinin meslek lisesi öğrencilerine gerekli değeri vermemesi ve inanmaması olabilir mi?

Halbuki Türkiye’de gençlerin mesleki eğitime yönelik ilgileri yükseldiğinde, mesleki eğitim güçlenecek, mesleki eğitim güçlendikçe;

-Ülkenin kalkınması güçlenecek,

 – Meslek liselerinde öğretilen ve öğrenciler tarafından öğrenilen mesleki ve teknik bilgi ile adap, iş ahlakı ve mesleki pratikler uyumlu hale getirilerek sanayi, bilişim ve hizmet sektörlerinde istihdam sağlanacak,

-Kaliteli ara elemanlar yetişecek,

-Kaliteli üretim süreci ve  nitelikli işgücü ekonomiye kazandırılacaktır.

Unutulmamalıdır ki yukarıda bahsettiğimiz işlevselliklerin ilk halkası meslek liseleridir. Bu halka ne kadar sağlam olursa Türkiye ekonomisi de o kadar sağlam olacaktır. Milli Eğitim Bakanlığı başta olmak üzere, akademisyenler, öğretmenler, aileler ve konunun temel taşı olan öğrenciler el ele vererek zincirin ilk halkası olan meslek liselerinin hak ettiği itibarını vermelidirler.