Tiroit Bezine Ait Sorunlar Erkeklerden Çok Kadınlarda Görülüyor

Tiroit Bezine Ait Sorunlar Erkeklerden Çok Kadınlarda Görülüyor

Tiroit Bezine Ait Sorunlar Erkeklerden Çok Kadınlarda Görülüyor

A+A-

Genel Cerrahi ve Cerrahi Onkolojisi Uzmanı Prof. Dr. Serdar Yol, tiroit bezinin fazla çalışmasından oluşan ’hipertiroidi’ ve tiroit bezinin büyümesiyle meydana gelen ’guatr’ hastalığı hakkında bilgiler vererek, tiroit bezine ait sorunların erkeklerden çok kadınlarda görüldüğünü söyledi.
Boyunda hemen gırtlağın altına yerleşmiş bir salgı bezi olan tiroit bezinin, besinlerle alınan iyodu topladığını, T3 ve T4 denen tiroit hormonlarını yaptığını ifade eden Samsun Büyük Anadolu Meydan Hastanesi doktorlarından Genel Cerrahi ve Cerrahi Onkolojisi Uzmanı Prof. Dr. Serdar Yol, tiroit bezine ait sorunların erkeklerden çok kadınlarda görüldüğüne dikkat çekti. Prof. Dr. Serdar Yol, "Tiroit hormonları, vücudumuzdaki her hücre ve dokunun fonksiyonlarını düzenler. Sağlıklı olmak için tiroit hormonlarının devamlı ve yeterli miktarda salgılanması gerekir. Az miktarda salgılanması vücut fonksiyonlarının yavaşlamasına, fazla miktarda salgılanması ise vücut fonksiyonlarının hızlanmasına neden olur. Tiroit bezinin büyümesine guatr denir. Guatr değişik şekillerde bulunabilir. Nodülsüz guatrda her iki tiroit bezi simetrik olarak büyümüştür ve tiroidin yüzü düz ve yumuşaktır. Nodüler guatrda ise tiroit bezi büyümekle beraber içinde bir veya daha fazla nodül vardır. Yüzü boğum ve tümseklerden oluşmaktadır. Nodülsüz guatr, tiroit glandının vücut için yeterli miktarda tiroit hormonu üretmemesi sonucu oluşur. Vücutta yapılan tiroit hormonları düşünce, tiroit bezi hücreleri, beyin tarafından daha fazla hormon yapmak üzere uyarılır. Uyarılan tiroit hücreleri daha fazla hormon yapımını sağlamak için çoğalır ve büyür” diye konuştu.
“ÇOK NODÜLLÜ BİR GUATRDA KANSER RİSKİ DAHA DÜŞÜKTÜR”
Nodüler guatr nasıl oluştuğu hakkında da bilgi veren Prof. Dr. Serdar Yol, "Beyinden gelen uyarılar bazen tiroit içindeki bir kısım hücreler tarafından daha fazla algılanır ve bunun sonucu olarak diğer hücrelere göre daha fazla çoğalır. Çoğalan bu hücreler nodül dediğimiz tiroit içindeki yumruları oluşturur. Tiroit nodüllerine çok rastlanır, ancak bunların yüzde 4-20’si tiroit kanseri riski taşır. Özellikle küçük tek bir nodülün giderek büyümesi, sert ve çevresine yapışık olması kanser kuşkusunu artırır. Çok nodüllü bir guatrda kanser riski daha düşüktür. Tiroit nodüllerinin değerlendirilmesinde endokrinoloji, radyoloji, nükleer tıp ve patoloji üniteleri cerrahi ekip ile birlikte çalışmaktadır. Tiroit nodülleri bir yandan ultrasonografi ile incelenerek kanser riski taşıyıp taşımadığı tespit edilirken, bir yandan da nükleer tıp ünitesi tarafından yapılan sintigrafik inceleme ve kanda bakılan hormon değerleri ile fonksiyon görüp görmedikleri ayrımı yapılır. Riski olmayan ufak nodüllerde gereksiz cerrahi uygulama yerine ilaçla tedavisi ve takip seçeneği uygulanmaktadır. Tiroit nodüllerinde kanser araştırmasında ince iğne biyopsisi standart hale getirilmiştir. Bu işlemi deneyimli patolog ve radyolog, cerrahla birlikte yapmaktadır” şeklinde konuştu.
TİROİT BEZİNİN FAZLA ÇALIŞMASI (HİPERTİROİDİ)
Prof. Dr. Serdar Yol sözlerine şöyle devam etti: "Tiroit bezinin kendi başına, kandaki tiroit hormonu düzeyi ile ilişkisiz olarak, devamlı ve vücut gereksinimden fazla tiroit hormonu üretmesine hipertirodi denir. Hipertiroidi de sık rastlanan bir durumdur. Bu durumda organların işlevleri hızlanmıştır. Bunun neticesinde ellerde titreme, çarpıntı, sıcağa tahammülsüzlük, sinirlilik, aşırı heyecan, duygusallık, kilo kaybı, aşırı terleme, saç dökülmesi, ishal, gözlerin ileri doğru çıkması gibi göz bulguları, kuvvet azalması, kadınlarda adet düzensizlikleri görülmektedir. Menopoz döneminde nispeten sık görülen hipertiroidi, bu dönemde zaten artan kemik erimesi riskini daha da artırır. Hipertiroidi nasıl düzeltilir? Hipertiroit tedavisinde ilk etapta vücutta fazla üretilen hormonun dengelenmesi gerekir. Bunun için tiroit hormonlarının dokulara etkisini gideren ilaçlardan faydalanılabilir. Ama ideal tedavi yöntemi hormon üretimini azaltan ilaçlarla yapılır. Nodülsüz hipertiroidilerde aşırı hormon üretimi dengelendikten sonra kesin tedavi cerrahi tedavi ile veya nükleer tıp ünitesinde, atom tedavisi olarak bilinen radyoaktif iyot ile yapılır. Nodülü olan olgularda ise kesin tedavi cerrahi olarak yapılır."
TİROİT AMELİYATLARININ RİSKİ VAR MIDIR?
Prof. Dr. Serdar Yol, tiroit ameliyatı için hastanın hastanede yatış süresi ve ameliyat sonrası hastanın takibi konusunda da ise, "Her cerrahi işlemin olduğu gibi tiroit ameliyatlarının da ameliyatla ilgili riskleri vardır. Kanama ve enfeksiyon bu riskler arasındadır. Vücut kalsiyum dengesini sağlayan ve tiroit bezine yapışık duran paratiroit bezlerinin çıkarılması ile ameliyat sonrasında kalsiyum eksiğine bağlı kasılma ve kramplar oluşabilir. Tiroit bezine komşu olan ses telleri sinirinin hasar görmesi ile ameliyat sonrasında ses kısıklığı problemleri yaşanabilir. Ancak, deneyimli merkezlerde yapılan ameliyatlarda riskler son derece azdır. Deneyimli merkezlerde, ameliyat anında uygulanan titiz cerrahi teknikleri sonucu, tiroit ameliyatlarından sonra hastalar hastanede ortalama 1- 2 gün kalır ve 5 - 7 gün içinde sorunsuz şekilde işine dönebilir. Tiroit ameliyatı geçiren hastalar gerek vücudun ihtiyacı olan hormonun salgılanmasının azalması sonucunda hormon takviyesi yapılmak üzere, gerekse kalan tiroit dokusunda tekrar nodüllerin çıkmasını önlemek üzere ilaçla baskılamak için, ameliyat sonrasında uzun bir süre takip edilmelidir. Tiroit polikliniğinde titiz tutulan bilgisayarlı kayıt ve takip programı ile endokrinoloji ünitesi ile cerrahi grup ekip çalışması halinde hastaların düzenli takibini yapar” açıklamasını yaptı.
GUATR HASTALIĞININ BELİRTİLERİ
Kişinin guatr hastalığı riskinin taşıyıp taşımadığını mini bir test ile anlaşılabileceğini belirten Genel Cerrahi ve Cerrahi Onkolojisi Uzmanı Prof. Dr. Serdar Yol, şu bilgileri verdi: “Kalp atımlarınızın çok yüksek veya çok düşük olduğunu saptadınız mı? (60 altı veya 100 üstü), Boynunuzda sıkışma ve gerilme hissi var mı? Terleme ve saç dökülmesini sıklıkla yaşıyor musunuz? Son zamanlarda aniden aşırı kilo aldınız mı ya da verdiniz mi? Cildinizde dökülme, kuruma veya mat bir görünüm var mı?
Ani sinir atakları veya gün içinde uyuklama yaşıyor musunuz? Bacaklarınızda şişlik oluyor mu? Soğuğa veya sıcağa karşı tahammülsüzlüğünüz son zamanlarda arttı mı? Kabızlık, ishal veya karında ağrı atakları yaşıyor musunuz? Unutkanlık yaşıyor musunuz? Ya da kendinizi depresyona meyilli hissediyor musunuz? gibi sorulardan hastalığı taşıyıp taşımadığınız hakkında bilgi sahibi olunabilir. Yukarıda saydığımız sorulardan bir tanesini bile kendinizde yaşıyorsanız mutlaka bir uzmana muayene olup erkenden tedaviye başlanması gerekmektedir."

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.