Şükran AKGÜN

Şükran AKGÜN

GERÇEKTE BİR BÜTÜNÜN PARÇASI OLMAYI BAŞARABİLMEK!

A+A-

Covid-19 ile birlikte, bizler gerçekte bir bütünün parçası olduğumuz halde sanki, ayrı bireyler olduğumuzu düşünerek yaşadığımızı fark ettim.

Oysa ki bizleri birleştiren unsurlar ayrıştıranlardan çok daha fazla.

Yapmamız gereken yiğidi öldürüp hakkını ve itibarını vermek.

Peki o halde “itibar” ne demektir?

Ahlak ve etik değerlerle pekiştirilmiş saygı görmek, değerli bulunmak, güvenilir olmak…

İçinde bulunduğumuz zaman dilimine baktığımızda herkes üzerine düşen görevleri fedakârlık göstererek yapmakla mükellef değil mi?

Ahlak ve etik değerlerinden yola çıkarak sadece belli meslek gruplarını itibarlı yapmaya çalışmak ne kadar doğru?

Yaşadığımız bu zorlu süreçte;

*Kuaförler, berberler, hamamlar, kafeler, çay ocakları, kahvehaneler, restoranlar iş yerlerini kapatıp, üzerlerine düşeni hiç itirazız yaparak, ekonomilerini hiçe sayarak halk sağlığını önemseyip işyerlerini kapattıkları için itibarı hak etmediler mi?

*Firma sahipleri, şirket yöneticileri tüm zorluklara rağmen halen üretimlerini devam ettirerek hem biz nihai tüketicileri zor durumda bırakmadıkları hem de ekonomik istikrarı devam ettirdikleri için itibarı hak etmediler mi?

*Basın mensupları (ister ulusal ister yerel olsun) illerimizde, ilçelerimizde olup bitenlerden bizleri haberdar edebilmek adına, gerekli önlemlerini alarak hizmet verdikleri için itibarı hak etmediler mi?

*Fırıncılar yine gerekli önlemleri alarak hem bizlere hizmet ettikleri hem de ekonomiye üretimleri ile katkıda bulunarak için itibarı hak etmediler mi?

*Ve biz Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler; meslek mensubu büyüklerim ve meslektaşlarım ekonomik istikrarın devamı için zor şartlar altında hiçbir ekonomik çıkar düşünmeden gerekli önlemleri alarak ekonomik istikrarın devamını sağlamak adına canla başla çalıştığımızdan dolayı itibarı hak etmedik mi?

*Cezaevi personelleri karantina günlerinde günlerdir her şeyden, ailelerinden uzakta kalarak görevlerini yerine getirdikleri için itibarı hak etmiyorlar mı?

*Kolluk kuvvetlerimiz halen işlerinin başında görevlerini devam ettirerek bu zor günlerde kendimizi güvende hissettirdikleri için itibarı hak etmediler mi?

*Muhtarlar kendilerine akın eden, susmayan telefonlara cevap vererek vatandaşlara yardımcı olarak itibarı hak etmiyorlar mı?

*65 yaş üstü hem çalışan hem de 11 Mart’tan bugüne kadar haftalardır evden dışarıya çıkmayarak -ki onlar için ne kadar zor olduğunu tahmin edebilirsiniz- itibarı hak etmediler mi?

*Banka çalışanlarına kendilerine bir umut gelen her tüketiciye, her esnafa, her işçiye tek tek şartları anlattıkları, çözüm kolaylıkları sundukları için itibarı hak etmiyorlar mı?

Bütün bunlardan yola çıkarak zor günlerden geçtiğimiz şu günlerde ne hiç kimsenin sağlık çalışanlarına yapılan ek ödemeler üzerinden siyaset yapmaya hakkı var ne de sağlık çalışanı olarak 31 Mart 2020 tarihinde Devrimci Sağlık İş Sendikasının, İbn-i Sina Hastanesi önünde yapmış oldukları açıklamaya hakkı var. Çünkü bu hal ve tavırlar, çok zor günlerden geçen vatandaşlarımıza karşı yapılan büyük bir ayıptır. Karşılaşılan bu ve buna benzer sorunlar; yaşadığımız süreç atlatıldıktan sonra halledilmesi gereken konular olduğunun unutulmaması gerektiği gibi konuşularak, karşılıklı anlaşılarak, varsa bir eksiklik uzlaşmacı tavırlarla çözülmesi gerektiği de unutulmamalıdır.

Ve yine ülkeye hizmet, lafla, sosyal medyada paylaşılan fotoğraflarla değil, ahlak ve etik değerlerle pekiştirilmiş; fikirler ile, icraatlar ile vatandaşa, esnafa, üretime yapılan katkı ile olduğu da unutulmamalıdır. Tıpkı “her kim ideolojilerini hizmet ile birleştirmez ise itibarı hak etmeyeceğini” unutmaması gibi.

Ayrıca sosyo – ekonomik olarak zor günlerden geçtiğimiz bu süreçte; STK ve Ticaret odası yönetim kurulu ve üyelerini, yerel yöneticileri çözüm odaklı bir üst akıl oluşturarak, karşımızda, görünürde ki vizyonları ile değil ruhlarında ki vizyonları ile de görmek istediğimizin bilinmesini isteriz.

Dağ dağdır ve yol eskisinden farklı değildir. Doğrusu değişmesi gereken sadece ZİHNİYETLERİMİZ ve YÜREKLERİMİZDİR!

Sağlıcakla kalın…

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum