Ülker PİRİYEVA

Ülker PİRİYEVA

“ERMENİSTAN VATANDAŞLARININ PAŞİNYAN YÖNETİMİNDEN HESAP SORMASI YAKINDIR”

A+A-

Ermenistan'ın ana hedefi müzakereleri bozmak ve statükoyu sürdürmekti - Ermeni tarafının böyle yanlış, ikiyüzlü ve yapıcı olmayan politikasının bir sonucu olarak, onlarla barış görüşmeleri şimdiden askıya alınmıştır..

Ermenistan, dünyadaki son zamanlardaki gergin jeopolitik durumdan yararlanarak, işgal altındaki Azerbaycan topraklarındaki konumunu güçlendirmeye çalışıyor. Bu amaçla, resmi Erivan periyodik olarak yeni silahlar ediniyor ve müzakere sürecini uzatmak ve işgale dayalı statükoyu sürdürmek için her türlü çabayı gösteriyor. Bu nedenle, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, statükoyu sürdürmek için görüşmelerin temel ilkelerine aykırı açıklamalar ve varsayımlar yapıyor. Azerbaycan'ın şiddetle karşı çıkacağını ve asla kabul etmeyeceğini bilen Paşinyan'ın sözde rejim temsilcilerini müzakere sürecine dahil etmeye çalışması tesadüf değildir ve bu gün de bunu yapmak için her yola el atmaktadır. Ayrıca, Ermenistan tarafının "Karabağ Ermenistan'dır, diye yalan tabirlerde bulunması artık onların gerçekten de barış yolunu seçmemelerini bir daha isbatlamış oldu.

Ve bu haraketi ile Ermenistan bütün dünya kamu oyuna konuşmaların ve barış sözlerinin yanlış ve yararsız olduğunu kanıtlamış oldu. Dünya toplumu, Ermenistan Başbakanı'nın kendisini "barış güvercini" olarak sunma girişiminin bir gösteri olduğunu zaten anlamış durumda. Bunu son günlerde hepimiz tekrar gördük..

Dünya toplumunun zaten gerçeği gördüğü ve kabul ettiği açıktır. Ermeni liderliği bundan ne kadar kaçınmaya çalışırsa çalışsın, saldırgan doğası hala oradadır. İki yüzlü ve riyakar şekilde yürütdükleri siasetle 1990'ların başındaki aktif savaş sırasında Hocalı'da işledikleri soykırımdan ve diğer bölgelerde işledikleri zulümden pişmanlık duymadıkları ve bunun için de özür dileme niyetlerinin olmadığı görünüyor. Yani sadece diplomasi demekle olmaz.

 Bu koşullarda hala saldırganı destekleme girişimlerinin olduğunu gören hem toplumumuz hayal kırıklığına uğramakta. Bütün dünya bir yandan barışla ilgili açıklamalar yapıyor, dünyadaki istikrarı desteklediğini ifade ediyor, öte yandan işgalciye kişisel kazanç için silahlanmasına göz yumuyor. Bunu Tovuz muharebelerinde tekrar gördük. Üstelik burada daha da talihsiz olan, işgalciye silah satan ve işgalciye silah teslimine katılan bizim için yabancı olmayan ülkeler olması.

Bu ülkelerden biri defalarca Azerbaycan'ın desteğini alan Sırbistan, diğeri ise uzun yıllardır olumlu ilişkiler içinde olduğumuz Rusya idi.

Aslında Rusya, Tovuz olayları sırasında İran üzerinden Ermenistan'a silah sağlayan bir başka ülkeydi. Aslında bu anlaşılabilir bir durumdur. Çünkü Rusya her zaman Ermenistan'ı destekleyen ve hatta himaye eden bir devlet olmuştur.

Dolayısıyla Rusya'nın Ermenistan'a askeri desteği ve silah tedariki yeni bir konu değil. Bu gerçek dikkate alınmalıdır.  Ama tabii bunu bilmek protesto etmememiz gerektiği anlamına gelmez.

Rusya'nın AGİT Minsk Grubu'nun üç eşbaşkanından biri olduğu ve misyonunun AGİT ilkeleri temelinde barışçıl müzakereler yoluyla anlaşmazlığı çözmeye çalışmak olduğu açıktır. Bu durumda Rusya'nın bu misyonu ve sorumluluğu unuttuğu ve çatışmanın taraflarından birini, daha da önemlisi saldırganı silahlandırdığı nasıl açıklanabilir? Ayrıca Rusya'nın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesinden biri olduğu, dünyada ve bölgede güvenliğin sağlanmasından sorumlu olduğu unutulmamalıdır. Ancak, yukarıda da belirtildiği gibi, Rusya sorumluluklarını unutmuş ve bunun bölge için iyiye işaret olmadığını bilerek saldırganı silahlandırmaya devam etmektedir. Aynı zamanda bir başka ilginç konu da Rusya'nın Ermenistan'a dünya silah piyasası fiyatından değil, Ermenistan için çok ucuz olan iç piyasa fiyatından silah satmasıdır.

Ermeni milliyetçilerinin son iki yüzyılda halkımıza karşı kasıtlı olarak sürdürdükleri etnik temizlik, soykırım ve saldırı politikası, Azerbaycan tarihinde kanlı olaylar da dahil olmak üzere trajedilerle dolu çok acı bir dönemi oluşturmaktadır. Bu milliyetçi-şoven politikanın temel amacı, Azerbaycan'ın eski topraklarında Ermeniler tarafından icat edilen  "Uydurma Büyük Ermenistan" devleti kurmaktır.

Uluslararası hukuka göre soykırım, barışa ve insanlığa karşı bir eylemdir ve en ciddi suç olarak kabul edilir.

Ermenistan'ın bu suç politikasının sürekliliğinin kanıtı, yalnızca 20. yüzyılda Azerbaycanlıların dört kez - 1905-1907, 1918-1920, 1948-1953'te ve son olarak 1988-1993'te Ermeni milliyetçileri tarafından soykırım yapmış olmalarıdır. Ve Azerbaycan halkı bu soykırımlar ile etnik temizliğe maruz kaldı.

Azerbaycan'a yönelik Ermeni saldırısı sırasında, bu sözleşmede yer alan soykırım suçunu oluşturan tüm eylemler Azerbaycanlılara uygulanmıştır. Bu işgalci gücün izlediği saldırı politikası, 30yıla yakın bir süredir dünya toplumunun gözünde devam etmektedir. Dolayısıyla bu sözleşmenin rehberliğinde devletimiz, BM Uluslararası Adalet Divanı'nda Ermenistan aleyhine dava açmak için tüm hukuki dayanaklara ve gerekçelere sahiptir.

Artık sabrımız taştı..

27.09.2020-ci il tarihinde tecavüzkar Ermenistan tarafından Azerbaycan sivillerine karşı ateşkes rejimi bozuldu. Ve Azerbaycan devleti  kendi topraklarında kendi sivil vatandaşını korumak için ayağa kalktı ve şimdilik barış sürecini durdurdu.

Bu gün, Azerbaycan kendi haklı davasında bütün uluslar arası hukuka ve adalete dayanarak kendi topraklarında ermenilerle savaşmaktadır.

Son olarak, şunun altını çizmek isterim ki, Ermenistanın bu yaptıkları planlı bir saldırıydı. Önceden hesaplanmış ve kurgulanmış barbarca plandı. Ermenistan bunu devam ettirmek isteyebilir. Açık ve net söylüyoruz Ermenistan haddini bilmelidir. Gerektiğinde, Azerbaycan ordusunun gücü bunu fazlasıyla göstermeye yeterlidir. Son birkaç gündür verdikleri kayıpları kendi vatandaşlarından ne kadar gizleyebileceğini sanmaktadır. Elbette ki, nsanlık açısından üzücü olan bugünkü Ermenistan yönetimi en büyük kötülüğü kendi vatandaşlarına yapmaktadır..

“Bu haklı davada Türkiye Azerbaycanın her zaman yanındadır..”

Artık herkes bilmelidir ki, Azerbaycan Devleti olarak yapılan her saldırı uluslararası hukuktan aldığımız dayanakla misliyle karşılık bulacaktır!

Azerbaycan Cumhurbaşkanı sayın İlham Aliyev”inde belirtdiği gibi, “Ermenistanın koyduğu 7ilkeye karşılık olarak sadece bir ilke koyuyorum, Ermenistan işgal ettikleri Azerbaycan topraklarını derhal boşaltmalıdır.

ZAFER BİZİMDİR, KARABAĞ AZERBAYCANDIR!”

ÜLKER PİRİYEVA-POLİTİKACI

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.