BİYOLOJİK RİTİM

BİYOLOJİK RİTİM

Fizyolojik ve davranışsal tepkilerin belirli periyotlar içinde tekrarlanmasına biyolojik ritim denir.

A+A-

 Biyolojik ritimler, canlı yaşadığı sürece tekrar eden ve onun dış ortama adaptasyonunu sağlayan fizyolojik olaylardır. Kalbin elektriksel aktivitesi, uyku ya da uyanıklık hali, hormonların salgılanması gibi birçok biyolojik olay belirli bir ritimde gerçekleşir. Biyolojik ritimler canlının sahip olduğu biyolojik saat tarafından kontrol edilir. Biyolojik saat canlının iç saatidir. Çevresel uyarılardan faydalanılarak gerekli tepkilerin doğru zamanda verilmesini sağlar.   ( Bilim Teknik Dergisi, Sayı 418 )

İnsanların yanında diğer canlıların da yaşadığı atmosferik çevre ile uyum içinde hayatlarını devam ettirdiğini görmekteyiz. Atmosferik çevre değiştikçe, doğadaki her canlı gibi insan vücudunda da değişimler meydana gelir.  Vücut kimyası, gün boyunca bir programa ayak uydurur biçimde artan veya azalan ritmik değişikliklere uğrar.

İnsanların kendini uyanık, uykulu, dikkatsiz, yorgun ya da zinde hissettiği saatler vardır. Örneğin sabahları baş ağrısı çekebilirsiniz, öğleden sonraları uykunuz gelebilir, ilkbaharda kendinizi daha canlı ve zinde hisseder  ama sonbaharda yorgun ve huzursuz olursunuz. Mevsimler değiştikçe, doğadaki her canlı gibi insan vücudunda da değişimler meydana gelir. Kişinin biyolojik vücut ritimlerini inceleyerek, bu tip durumları açıklayan bilim dalına ‘kronobiyoloji’ denilmektedir. Kronos:zaman, bios:yaşam anlamına gelmektedir. Canlılarda biyolojik ritim ilk kez 1729’da “Günebakan Çiçeği” ile keşfedilmiştir.

Günebakan Çiçeği, gün ışığına göre hareket eden bir bitkidir, ancak, karanlık bir dolapta bırakıldığında da yapraklarını sanki gün ışığı varmışçasına, aynı günlük düzende açıp kapadığı gözlenmiştir. Böylece bitkinin sadece ışığa hassasiyeti olmadığı, aynı zamanda bir tür içsel saat ayarı olduğu ortaya çıkmıştır. 1972’de de insan beyninin ilkel bölümünde, vücudun minik merkezi saatini oluşturan hücreler keşfedilmiştir. Bu hücrelerin gözümüzden gelen ışıkla ilgili bilgileri alıp yorumlayarak diğer merkezlere mesaj gönderdiği ve hormonların salgılanma zamanlarını ayarladığı anlaşılmıştır.

( Eldebiran, A., Toros, H.ve Şen, O., 2003. Biyolojik ritim )

Biyolojik ritimler tekrarlanış aralıklarına göre çeşitlenir. Bu zaman aralıkları 24 saatlik, haftalık, aylık veya yıllık periyotlar şeklinde olmaktadır. Eğer bir biyolojik ritim 24 saatte tekrarlanıyorsa sirkadiyen (circadien; circa: tahminen; dies:1 gün) ritim denir. İnsanlarda biyolojik ritimlerin çoğu sirkadiyen ritimler niteliğindedir. Periyot tahminen haftada bir tekrarlanıyorsa sirkaseptan, ayda bir tekrarlanıyorsa sirkamensual ve yılda bir tekrarlanıyorsa sirkaannual ritim denir. Gece ve gündüze göre farklılık gösteren ritimler mevcuttur. Örneğin; adenokortikotrop hormon (ACTH) salınımı diurnal ritme sahiptir. Salınımdaki patlamalar sabahın erken saatlerinde daha sık, geceleri daha az sıklıktadır. Nokturnal ritim geceleri, karanlıkta en yüksek düzeye erişen ritimlere denir. Örneğin melatonin salınımı nokturnal ritim gösterir. Sirkadiyen ritme neden olan değişmeler eksternal (dış) ve internal kaynaklı olabilirler. Dış etkenler; ortam sıcaklığı, natural aydınlık- karanlık siklusu (ışık), jeomagmatizm, barometrik basınç gibi fiziksel etkenlerdir. İnsanda pineal bezden melatonin salgılanması da aydınlık- karanlık evrelerine göre değişir.  ( Birman H., Tamer Ş., Kaya M., Karamürsel S., Genel Fizyoloji, Nobel Tıp Kitabevleri, İstanbul 2000 )

Biyolojik saati bozan durumlar

Jet-lag: Uzun uçak yolculuğunda biyolojik saatlerin düzeni bozulur, bundan dolayı yorgunluk, uykusuzluk gibi sorunlar ortaya çıkabilir,  Gece vardiyaları, Uykusuz bırakma (Yeni doğan çocuk, işkence altındaki kişiler), Kutup ve uzay yolculukları, Işık (Geceleri ışıkların kapatılmaması ya da yeterince karartılmaması), Gece istirahatini ve uyku düzenini bozan eğitimler, gürültüler, ibadetler, yaşam tarzı vs. ( Chronobiology Lectures 2012 – Alper Karakaş, The Pineal Gland and Melatonin )

Biyolojik saat için en önemli olan organlarımızdan olan epifiz bezi konik şekilli olan, kan akımının en yoğun olduğu ikinci organımızdır. Talamus bölgesinin arka kısmında yer alır. Epifiz sinir uyarılarıyla çalışır ve melatonin ve biyolojik saat üzerinde etkili diğer hormonları salgılar. Melatonin hormonu karanlıkta sentezlenen bir hormondur ve uykumuzun gelmesine sebep olur. Melatonin ergenlikten sonra azalmaya başlamaktadır bu uyku süresinin ve immün seviyesinin azalmasına neden olur. Ayrıca araştırmacıların uyumadan önce telefon kullanmanın zararlı olduğunu söylemesi ve bazı akıllı telefonlarda “night shift” özelliğinin bulunmasının sebebi melatonin hormonunun yüksek ışıkta salgılanmasının zorlaşmasıdır.

Biyolojik saatimizin düzgün çalışmaması erken yaşlanma etkilerinin görülmesine neden olur. Uyku düzeninize ve yemek saatlerinize dikkat etmeniz bu etkilerin erkenden görülme riskini oldukça azaltır.

BAFRA İLÇE SAĞLIL MÜDÜRÜ

DR.AYTAÇ AKIN

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.