TÜRK EĞİTİM SEN “YARIYIL TATİLİ BASIN AÇIKLAMASI”
Okullar bugün itibariyle yarıyıl tatiline giriyor ancak eğitim sorunları maalesef artarak devam ediyor.
Türk Eğitim Sen olarak bizler, eğitim çalışanlarımızın gerek maaşlarının, gerek özlük haklarının olumlu yönde düzenlenmesini, yükseltilmesini, eğitim çalışanlarına şiddetin son bulmasını, mülakat başta olmak üzere hak gaspının önlenmesini, öğretmenler arasında ücretli, sözleşmeli, kadrolu ayrımının kalkmasını, 3600’ ün bir an önce verilmesini, ezbercilikten uzak bir eğitim sisteminin hayata geçirilmesini, eğitimde sorgulayan, araştıran nesillerin yetişmesi için gerekli hamlelerin yapılması vb. gibi birçok konunun çözüme bir an önce kavuşturulmasını temenni ediyoruz. Milli Eğitim Bakanımız Sayın Ziya Selçuk’un şu ana kadar eğitimci dostu yaklaşımları, eğitimin sorunlarını çözme konusundaki isteği, öğrencilere bakışı bizleri umutlandırmaktadır. Tabi ki eğitimin yıllardır süre gelen, katmerleşen sorunlarını kısa sürede çözebilmek mümkün değildir. Ancak sorunlara kalıcı neşter vurmak için bu iradeyi ortaya koyabilmek gerekir. Türk Eğitim-Sen olarak yapıcı tüm icraatlara destek verdiğimizin bilinmesini istiyoruz.
Türk Eğitim Sen Genel Başkanımız Sayın Talip Geylan’ın her zaman ifade ettiği gibi;
Eğitimde başarılı olmak okulları başarılı yönetmekle mümkündür. Buradan hareketle yönetici atamalarında mülakatın etkisinin azaltılması olumlu bir adımdır ama yetmez! Mülakat tamamen kaldırılmalıdır, diyoruz. Çünkü mülakat komisyonlarında verilen adil olmayan, komisyondan komisyona göre değişiklik gösteren puanlara tanıklık ettik. İsim listelerinin elden ele nasıl dolaştığını da biliyoruz. Türk Eğitim-Sen geçtiğimiz yıllarda tüm bu katakullileri kamuoyuna ifşa etmiş, hak gaspı yaşayıp yargı yoluna gidenlere hukuki anlamda destek olmuştu. Dolayısıyla şeffaf olmayan komisyonlara kim, nasıl güvenebilir, mülakatların adaletli bir şekilde yapıldığını nasıl düşünebilir? Bilindiği 2023 Eğitim Vizyonu Belgesi’nde okul yöneticiliğine atamada yeterliliklere dayalı yazılı sınav uygulaması ve belirlenecek diğer nesnel ölçütlerin kullanılacağı ifade edilmişti. Milli Eğitim Bakanlığı bu kapsamda MEB Yönetici Atama Yönetmeliği’nde kısmi bir değişiklik yaptı. Ancak bu değişiklik tam olarak beklentilerimizi karşılamadı. Şöyle ki; yapılan değişiklikle müdür ve müdür yardımcılığı görevlendirmelerinde yazılı sınav ağırlığı yüzde 80, mülakat ağırlığı ise yüzde 20 olarak değiştirildi. Bu noktada etkisi azaltışmış bile olsa, mülakatın varlığının devam etmesi, kul hakkı gaspının tam olarak sona ermeyeceği anlamına gelmektedir. Sendikamızın talebi yönetici atamalarında mülakatın tamamen kaldırılması, tüm yöneticilerin sadece yazılı sınav esasına göre atanmasıdır.
Değerler eğitimi mutlaka MEB öğretmenleri tarafından verilmelidir.
Okullarımızda değerler eğitimi verilmesini önemsiyor, bu noktada MEB’in girişimini takdir ediyoruz. Ancak değerler eğitimi MEB’in öğretmenleri tarafından verilmelidir, pedagojik formasyonu olmayan insanlar tarafından değil. Şöyle ki; MEB çeşitli vakıf, dernek, cemiyet v.b. kurumlarla protokoller imzalamıştır. Bu protokollere binaen bu vakıf, dernek, cemiyetlerden insanlar gönüllü olarak değerler eğitimini öğrencilerimize vermektedir. Bu insanların büyük kısmının pedagojik formasyonu yoktur, öğretmen değillerdir, aksine işletmeci, odyolog, tekniker, mühendis, danışman, uçak teknisyeni, mali müşavir gibi mesleklere sahiptirler. Dolayısıyla MEB’in 923 bin öğretmeni dururken, eğitim ile uzaktan yakından alakası olmayan bu kişilerin neden okullarda değerler eğitimi verdiğini anlamakta zorlanıyoruz. Bu uygulama ile MEB kendi öğretmenlerine, ‘Ey öğretmenlerim, ben size güvenmiyorum, dolayısıyla öğrencilerimize dışarıdan hizmet getiriyorum’ demektedir. Bu yaklaşımı kabul etmemiz ise mümkün değildir.
Türkiye'de sivil toplum kuruluşlarının, birtakım oluşumların kendi mecralarında eğitime yönelik projeler geliştirmeleri, faaliyetlerde bulunmaları önemlidir ama bu faaliyetlerin yapılacağı yerler okullar değildir. Çünkü okullarımızda sadece öğretmenlerimiz marifetiyle eğitim verilmelidir. Nitekim 15 Temmuz’u hep birlikte tecrübe ettik. Türkiye’yi o sürece götüren en önemli neden kamusal alanın belli yapılara açık hale getirilmesiydi. Dolayısıyla yaşananlardan ders çıkarmalı, eğitim eğitimciye, dolayısıyla MEB öğretmenlerine bırakılmalıdır. Türk Eğitim-Sen olarak MEB’i bu protokolleri iptal etmeye çağırıyoruz.
Öğretmenlik Meslek Kanunu çıkarılırken 657 Sayılı DMK ve MEB mevzuatındaki hakları korunmalıdır.
Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmenlik Meslek Kanunu ile ilgili hazırlık çalışmaları yapmaktadır. Sendikamız da bu kanun ile ilgili görüşlerini hem yazılı olarak hem de Cumhurbaşkanlığı bünyesinde yapılan bir toplantıda kapsamlı bir şekilde ifade etmiştir. Kariyer mesleği olan öğretmenliğin statüsünün artırılması, öğretmenlere kaybettikleri itibarlarının verilmesi çok önemlidir. Bu noktada kanun çıkarılırken 657 Sayılı DMK ve MEB mevzuatındaki hakları korunmalıdır.
Tüm bunlar ve eğitim çalışanlarımız için pozitif olacak çalışmaların takipçisi olacağımızın bilinmesini isteriz. Bu temennilerle yarıyıl tatilinin eğitim çalışanlarımıza, kıymetli öğrencilerimize ve değerli velilerimize hayırlı olmasını temenni ediyor, iyi tatiller diliyoruz.
Türk Eğitim Sen Bafra İlçe Başkanlığı
Hakan Eroğlu
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.