ÜLKÜ OCAKLARI:BOSNA KATLİAMI

11 Temmuz 1995’te Avrupa’nın ortasında bir katliam yaşandı.

Sırp canileri resmi kayıtlara göre 8372 Bosnalı Müslümanı katletti. 1992’den bu yana Sırpların sistematik soykırım uyguladığı Bosnalı Müslümanları güya silahsızlandırarak koruma altına alan Birleşmiş Milletler daha sonra kendi elleriyle Boşnakları Sırplara teslim etmiştir. Sırpların bu vahşetine göz yuman Avrupa ve Birleşmiş Milletler bu soykırımın asıl sorumlularıdır. 
Türk ve Müslüman aleyhine olan bütün durumlarda adalet mekanizmasını süratle işleten iki yüzlü Batı, söz konusu Türkler ve Müslümanlar olunca hakkı teslim etmede her zaman taraflı davranmış ve ipe un sermiştir. Bosna’da 1992 ile 1995 yılları arasında Boşnaklara ve Türklere yapılan zulüm ve katliamlar ortadayken Sırbistan’ı soykırımcı olarak ilan edememiş sadece birkaç Sırp kasabını suçlu kabul etmiştir. Batı’nın bu ikiyüzlülüğü tarihin hiçbir döneminde değişmemiştir.
Doksanlı yıllarda Bosna’da, Azerbaycan’da, Karabağ’da katledilen Türklük bugün Kerkük’te Doğu Türkistan’da öldürülmektedir. Türk illerindeki zalimlerin katliamlarına dünya seyirci kaldığı gibi dünyadaki bütün Türklere hamilik yapması gereken Türkiye Cumhuriyeti’ni yönetenlerden de hiç ses çıkmamaktadır. “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır!” hadis-i şerifini her ortamda dillendirenler acaba soydaşlarımızın haksızlığa uğradıklarını düşünmüyorlar mı? Ya da birilerini ürkütmekten mi korkuyorlar? Türk dünyası kan ağlarken Mısır’ın demokrasisinden endişe edenler, Doğu Türkistan’da Kerkük’te dökülen kanın Müslüman kanı olduğuna inanmıyorlar mı? Mısırdaki Müslüman kardeşlerine ağıtlar yakanlar neden Çin zulmü altında imim inim inleyen Doğu Türkistanlı kardeşlerine ağlayamıyorlar? 
Büyük devletler kendilerine muhabbet besleyen ve kendisiyle gönül bağı olan herkesi kucaklayabilmeli, onlara her durumda yardım elini uzatabilmelidir. Bosna’da 18 yıl evvel yaşanılanlar bugün hem bizim için hem de bütün Müslümanlık için bir utanç vesilesidir. Sicili insanlık bakımından oldukça bozuk olan Sırplara karşı Evlad-ı Fatihan’ı savunamadık. Onlara sahip çıkamadık. Aynı şeyleri bugün Türkmenler ve Uygur Türkleri için de yapıyoruz. Bizlere en çok ihtiyaçları olduğu bir dönemde sadece susmayı tercih ediyoruz. Bu, bizlere yakışan bir tutum olamaz. Biz ülkücüler her nerede bir Türk’ün burnu kanasa, bunu kendimize yapılmış kabul ederiz. Onların acılarını yüreğimizde hisseder, kederlerine ortak oluruz. Biz onların duyulmayan sesiyiz. Biz ülkücüler dünyanın neresinde olursa olsun haksızlığa, zorbalığa, zulme uğrayan kardeşlerimiz için haykıracak, sağır kulakları açacak, paslanmış vicdanları insafa getireceğiz.
“Unutmak tükenmektir!” bunu çok iyi biliyoruz. 18 yıl evvel Bosna Srebrenitsa’da katledilen kardeşlerimizi rahmetle anıyor, bu vahşeti işleyenleri lanetliyoruz. Bosna’da, Hocalı’da, Karabağ’da, Urumçi’de, Kerkük’te, Tuzhurmatu’da, Arakan’da, Filistin’de Türk ve Müslüman kardeşlerimize karşı yapılan her türlü zulüm ve vahşeti lanetliyor, Ramazan ayını idrak ettiğimiz bu günlerde Yüce Allah’tan  bütün Türk ve Müslüman dünyasına huzur ve barış dolu bir gelecek diliyoruz.
Bafra Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı.

BAFRA Haberleri

Sosi ile Toprakla Tanış, Doğayla Barış! Bafralı Eğitimciden Anlamlı Kitap