Ömer Yayla'nın Kaleminden;"Mücahitler Müteahhit Olunca"

Ömer Yayla'nın Kaleminden;"Mücahitler Müteahhit Olunca"

Ekonomik refah 28 Şubat ve öncesi mücahitleri zaman içerisinde makam, mevki, para , kadın, rüşvet, rehavet ve israf ile dünyevileştirerek müteahhitliğe oradan da her şeye müsaitliğe terfi ettiler.

A+A-

Ekonomik refah 28 Şubat ve öncesi mücahitleri zaman içerisinde makam, mevki, para , kadın, rüşvet, rehavet ve israf ile dünyevileştirerek müteahhitliğe oradan da her şeye müsaitliğe terfi ettiler.

Menfaat ihlasın, dünyevileşme imanın zafiyetini hızlandırdı. Yokluk imtihanını zor bilirdik. Gördük ki, varlık imtihanı yokluk imtihanından zormuş. Sonuçta  yokluk imtihanını kazanırken varlık imtihanını kaybettik. Yokluk sınavında  masa, kasa, nisa yoktu. Arabalar, evler eskiydi. Sivil toplum kuruluşlarımız mimli engelli, ticaretimiz kısıtlıydı. Kuruluşlarımız dışardan sızan taklacılarla işgal edilerek makam ve maddi menfaat kuruluşları oldu. 
   En iyi araba, ev ve imkanlara sahip olurken dava şuurunu kaybettik. Evimizi ailemizi ihmal edince neslimizin itikadı, inancı, şuuru, edebi hayası kalmadı. Makamlar mevkiler gözümüze perde indirdi, hakikatleri göremez olduk. Varlık imtihanı bizi kör etti. Peygamber zamanında, Ebu Cehil tarafında yer alanlar gibi olduk. 
   Toplum olarak o kadar değiştik ki; Kadını en çok, kadın hakları savunucularının  mağdur ettiği! Eğitime en çok,  eğitim sendikalarının zarar verdiği! İlmi gerçekleri en çok, bilim adamlarının sulandırdığı! Barışı en çok, savaş çıkartanların kullandığı! Çocuklarımızı zihin bulanıklığı içinde  sosyal medya yetiştirdiği! Yalanın doğru ile karıştığı, hakikat mıncıklanarak önemsizleştiği öyle bir hale geldik ki, duyduğumuz, karşılaştığımız, şahit olduğumuz bütün olumsuzluklar normalleşti. Değer yargıları öyle değişti ki, her alanda  aldatmak, aldatılmak doğal hale geldi. Hile, zorbalık, şiddet, galiz küfürler, hırsızlık, rezil rüsva yaşantılar sıradanlaştı. At izinin it izine karıştığı zaman dilimindeyiz. Allah’ın adını kullanarak ticaret yapan esnaf ve tüccarlar, yüksek makam mevkileri işgal edenler, çalıp çırparak holdingleşenler, örtündüğünü iddia eden örtüsüzler, bir yere gelince insanlığı, kişiliği, davranışı hatta yürüyüşü değişen zayıf karakterliler say gitsin… 
   Neden? Bozulduk, darmadağın olduk hiç düşünüyor muyuz? Doğruyu söyleyen, dik duranların sayısı giderek azalıyor. Ne kadar paran, makam, mevkiin varsa o kadar adamsın devri  itibar görür oldu. Müslümanlık iddiasında olanların önce kendi iç dünyalarına yönelip ciddi bir nefsi muhasebe murakabe yapmaları gerekir. 
  Namazın kötülüklerden alıkoymadığı, tesettürün örtmediği, ilmin istikamet vermediği,  nasihatın tesir etmediği, ölümün ibret olmadığı, helalin tercih edilmeyip haramın reyting yaptığı bir zamanda iyi olanların değil, iyi oynayanların devrinde yaşamak zor encamımız hayrola… 
   Konuyu Abdürrahim KARAKOÇ’un bir dörtlüğü ile bitirelim. Selam ve Dua ile.. 
Beden ölür, çürür, cana bakın siz. 
Kim kiminle yürür, ona bakın siz. 
Bırakın dönsün dönme dolaplar, 
Haktan hakikatten yana bakın siz.

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
21 Yorum