Amerikalı siyasetçi ve diplomat Benjamin Franklin “demokrasi iki kurt ve bir kuzunun öğle yemeğinde ne yiyeceklerini oylamasıdır. Özgürlük ise bu oylamaya itiraz eden tam teçhizatlı (silahlı) bir kuzudur” demiştir.
Öyle görülmektedir ki Franklin bu söyleviyle kuzuların özgürlük için silahlandıklarında oy kullanabileceklerini kast etmektedir. 
Sadece gerçek kuzuya savaşma fırsatı veriliyor….
Çünkü düşsel bir özgürlük için bağıranlar, tepinenler çoğunlukta. Muhtemelen bunlar barındığı kulübeyi bırakıp dışarıda billur köşk arayan insanlar. Hâlbuki kendileri özgürlük adı altında silahlanırken kurtları daha da güçlendirdiklerini ve aslında bu hengâmede hiç oy kullanmadıklarını da fark etmemektedirler. 

XXX

Demokrasinin eski tanımlamalarına baktığımızda karşımıza şu gerçekler çıkmaktadır.
İlk örnekleri Yunan polis devletlerinde görülen demokrasi, yüzyıllar boyunca kötü yönetim biçimleri arasında gösterilmiştir.
Platon, “tiranlığın (acımasızlık, despotluk); devletin en kötü hastalığı olduğunu ve buna da demokrasinin yol açtığını söylerken”, Aristo demokrasiyi “doğru anayasadan sapma olarak” tanımlamaktadır.
Kant ise 1795’te demokrasiden “despotizm” olarak söz etmektedir. 
Demokrasiden olumlu bir şekilde söz etmek için ise Alexis de Tocqueville’in 1830’larda Amerika’da “Demokrasiyi” yayınlamasını beklemek gerekecektir.

XXX
Oysa ki demokrasi kelimesinin tam anlamı, milli egemenliktir. Adaletli ve özgür bir şekilde yöneticiyi seçebilmektir. Kanunların eşit olmasıdır. Yönetim ile vatandaşlar arasında sınıf farkı oluşmamasıdır.
Benjamin Frankli’nin, demokrasi söylevleri altında bugünlerde ABD başkanlık seçimini kazanan “Trump” mı “Biden” mi veyahut kim kazanırsa uluslararası ilişkileri  ve politik stratejileri tartışıla dursun, bizler Türk milleti olarak fark etmediğimiz zaman bir daha asla bulamayacağımız örflerimizle, kültürümüzle, ahlâk anlayışımızla, sanatımızla, edebiyatımızla, değerlerimizle, hukukumuzla gerçek demokrasiye yüzümüzü dönmeliyiz.
Çünkü bilmeliyiz ki demokrasi, emperyalistlerin kendilerini meşrulaştıracakları bir yer değildir. Hele hele bu bir pazarlık hiç değildir, olmamalıdır.
Ve yine unutmamalıyız ki sorunlu tarihe sahip ve kültürel yoksunluğu olan milletler kendi demokrasi anlayışlarıyla dünyayı stabil ve güvenli bir hale getiremezler!