KAMU ÇALIŞANLARI SATILMIŞTIR

KAMU ÇALIŞANLARI SATILMIŞTIR

KAMU ÇALIŞANLARI MEMUR-SEN TARAFINDAN TOPLU GÖRÜŞME MASASINDA SATILMIŞTIR

A+A-

Toplu Sözleşme masası adeta başlamadan bitmiştir.Görüşmelerin başladığı daha ilk gün oturma düzenine bakıldığında Memursen hükümet tarafı, Kamusen ise çalışan kesimin temsilcisi gibi durduğu görülmekteydi. Bu toplu sözleşmede memur ve emeklilere hiçbir yarar sağlamayan bir anlaşmaya imza atılmıştır. 2 milyon 400 bin kamu görevlisi, 1 milyon 800 bin emekli olmak üzere toplam 4,2 milyon vatandaşımızı, aileleriyle birlikte 20 milyon kişiyi yakından ilgilendiren ve memurlarla memur emeklilerinin maaşlarına 2014 ve 2015 yıllarında yapılacak artışların belirlendiği toplu sözleşme süreci adeta başlamadan bitmiştir.

Bugün memurlarımız toplu sözleşme görüşmelerinin neden iki oturumda bitirildiğini ve daha önümüzde yirmi üç gün gibi uzun bir süre varken, yüz yüze oldukları yüzlerce sorununun neden konuşulmadığını merak etmektedir. Malum konfederasyon ile Hükümet yetkilileri kapalı kapılar ardında bir araya gelmişler ve 4688 sayılı Kanuna aykırı olarak, Kamu Görevlileri heyetinden gizli bir pazarlık gerçekleştirmişlerdir. Bilinmelidir ki, Türkiye Kamu-Sen toplu sözleşme masasına Faruk Çelik’in inayeti ile oturmamıştır. 4688 sayılı Kanunun ilgili hükümlerine dayanarak ve tam 445 bin üyesinden aldığı güç ve yetki ile masadaki yerini almıştır. Türkiye Kamu-Sen toplu sözleşme görüşmelerinde Kanundan doğan bir hak olarak başından sonuna kadar bulunma ve pazarlık yapma hakkına sahiptir.  Buna rağmen 2013 Toplu sözleşmelerinde gayri hukuki bir tutum sergilenmiş ve bu tutuma Bakan Faruk Çelik çanak tutmuştur. Ama Türkiye Kamu-Sen’in etkisinden ve gölgesinden korkanlar, Türkiye Kamu-Sen’den habersiz, memurları masada yalnız bırakmanın yollarını aramışlar ve sonunda bugün karşı karşıya kaldığımız tarihi hezimet ortaya çıkmıştır.

Sonuçta hukukun ve ahlaki değerlerin ayaklar altına alındığı bir toplu sözleşme süreci, müzakere edilecek yüzlerce konuya, memurların çözüm bekleyen onlarca sorununa rağmen üstelik yasal süresinden tam yirmi üç gün önce,  bütün Türkiye’nin gözleri önünde oynanan bir çadır tiyatrosuyla son bulmuştur.  Bu çadır tiyatrosundan ve gayri ahlaki süreçten çıkan sonucun memurlarımız için neler getirdiği ise adeta bir muamma haline getirilmekte ve gerçekler kamuoyundan gizlenmektedir.

Memurlara müjde olarak sunulan maaş artışı, 2014 yılının tamamı için net, yaklaşık olarak 123 TL’ye denk gelmektedir.

Üstelik bu artış, bütün bir yıl boyunca geçerli olacak, memur 2014 yılında enflasyon yüksek çıksa dahi fark alamayacaktır. Bugün itibarı ile aile yardımı ve çocuk parası hariç ortalama memur maaşının 2001 TL olduğu düşünüldüğünde 2014 yılında memurlara reva görülen maaş zammının %6 olduğu görülmektedir.

1 gün önce %3+3 zam, meydanları işaret etmektedir diye kabadayılık yapanları, hangi güç ya da güçler aile yardımı da dahil edildiğinde ortalama %5,2’ye denk gelen zamma imza atmaya ikna etmiştir?

Vatandaşa tarihi başarı denilerek yutturulmaya çalışılan toplu sözleşmede memurları unutanlar, ne kadar reklam yaparlarsa yapsınlar, toplu sözleşmeleri özürlüdür ve kamu görevlileri 2014 yılında;

Enflasyon farkının YÜZDE SIFIR olmasının;

Ek ders ücretlerine YÜZDE SIFIR, Ek Ödemelere YÜZDE SIFIR, Aile yardımına YÜZDE SIFIR, Çocuk parasına YÜZDE SIFIR, Özel Hizmet Tazminatlarına YÜZDE SIFIR, Doğum ve ölüm yardımlarına YÜZDE SIFIR, Harcırahlara YÜZDE SIFIR, Fazla mesai ücretlerine YÜZDE SIFIR zammın ve

2015 yılının ise tamamen kayıp bir yıla dönüştürülerek %3 + %3 zamla geçiştirilmesinin hesabını mutlaka soracaklardır. En son açıklanan rakamlara göre yıllık enflasyon %8,8 olmuştur.

Yaklaşık %9 enflasyonu olan ülkede %6 maaş zammına imza atan Konfederasyonun Başkanının ve Bakanın yüzü kızarmadan, kameralar karşısına geçip toplu sözleşmede memurların yüzünü güldürecek bir sözleşme imzaladıklarını açıklaması, oynanan oyunun hezeyanlarını yansıtması açısından son derece önemlidir. İmzalanan toplu sözleşme, tam anlamıyla bir hezimet, süslü yalanlarla pazarlanmaya çalışılan maaş zammı, defoludur.

Türkiye Kamu-Sen’in yangından mal kaçırırcasına yapılan bu pazarlığı kabul etmediğini söyledi. Koncuk, “Bütün bunların ötesinde Kamu Görevlileri Hakem Kurulu sürecini de eklediğimizde önümüzde pazarlık yapılacak daha 23 gün varken, 2 gün içinde atılan bu imzanın ve acelenin nedeni anlaşılır gibi değildir.

Biz Türkiye Kamu-Sen olarak 2014 yılının Ocak ayında geçerli olacak bir artış pazarlığının yangından mal kaçırır gibi alelacele sonlandırılmasını asla kabul etmiyoruz.

 Bu yirmi üç gün içinde;

Hizmet kollarının sorunları,

Tüm ödemelerin emekli maaşına esas sayılması ve emekli ikramiyesindeki 30 yıllık sınırın kaldırılması,

Yardımcı Hizmetler Sınıfına dâhil personelin Genel İdare Hizmetleri Sınıfına alınması ve ek gösterge sorunları,

Fazla mesailer, Ek dersler, Ek ödemeler, Görevde yükselme,

Başta 4/C’liler olmak üzere kadroya geçirilmeyen personelin durumu,

Sağlık çalışanlarının ve döner sermayeli kurumlarda çalışanların sorunları,

Vergi dilimlerindeki adaletsizlik, KİT çalışanlarının sorunları, Akademisyenlerin sorunları,

Uzmanların sorunları gibi yüzlerce konu gündeme getirilip, tartışılıp, karara bağlanabilecekken daha 3. oturumun sonunda %6’lık maaş artışına “Evet” denilmesi, tam anlamıyla memuru masada satmak anlamı taşımaktadır.

Bu sözleşmeyle memurun umutlarını 2016 yılına kadar söndürenler, 20 milyon kişinin de ahını almışlardır.

Kaldı ki, 2015 yılı için imza altına alınan %3+%3’lük artış, hangi gerçek sendikanın ve gerçek sendikacının kabul edebileceği bir maaş artışıdır?

Az önce de belirttiğim gibi 4688 sayılı Kanun, toplu sözleşme görüşmelerinin en çok üyeye sahip 3 konfederasyon ile Kamu İşveren Kurulu arasında gerçekleştirileceğini belirtmektedir. Yani müzakereler 3 konfederasyonun da katılımıyla yapılır yalnızca imza yetkisi en çok üyeye sahip olan konfederasyondadır.

Ancak 76 milyonun ibretle ve dehşetle şahit olduğu gerçekler, 2 gün içinde oldubittiye getirilen memurun ve emeklinin satış işlemi olmuştur. Anlaşılan odur ki, memurlarımıza hiçbir yeni kazanım sağlamayan bu anlaşmaya karşı çıkmamızdan endişe edilmiş ve kapalı kapılar ardında yürütülen pazarlıklarda, Türkiye Kamu-Sen masadan uzak tutulmak istenmiştir.

Toplu sözleşme öncesinde Memur-Sen’in, “Türkiye Kamu-Sen görüşmelere katılmasın” demesinin altında yatan korku da böylece ortaya çıkmıştır. 

Toplu sözleşme metnine 2014 yılına ilişkin memurlara enflasyon farkı ödeneceğine dair bir hükmün konulmaması hangi akılla ve hangi iyi niyetle izah edilebilir?

Bugüne kadar memurları enflasyona ezdirmediğini iddia eden Hükümet ve tarihi başarıdan söz edenler, böyle bir garabeti hangi gerekçeyle açıklayabilirler?

        NE ALDILAR?

1-2014 YILINDA BRÜT 175 TL, NET 123 TL ZAM (ENFLASYON FARKI OLUŞURSA 2014 YILINDA ÖDENMEYECEK)

2-2014 YILINDA ÖĞRETMENLERE 1. ALTI AYDA BRÜT 75, 2. ALTI AYDA BRÜT 75 TL EĞİTİM ÖĞRETİM TAZMİNATI (Öğretim elemanları için 364, öğretmenlere 328, şeflere 109, memur ve hizmetlilere ise 73 lira özel hizmet tazminatı istemişlerdi, ancak, sadece  öğretmenlere 75+75 TL eğitim öğretim tazminatı alabildiler, bu da istedikleri 328 TL nin yüzde 45’ine denk gelmektedir.)

3-2014 YILINDA SENDİKA ÜYELERİNE AYDA 5 TL TOPLU SÖZLEŞME İKRAMİYESİ.(Kendi üyelerine yüzde 50 artırımlı ödenmesini talep etmişlerdi, ancak bizim karşı duruşumuz sonucunda sendika kanununa, çok daha önemlisi ahlaka uygun bir talep olmadığı anlaşılmıştır. Kamu işveren kurulu talebi reddetmiştir.

4-2015 YILINDA 3+3 ZAM VE ENFLASYON FARKI

5-Okul müdürleri ve baş müdür yardımcılarının maaş karşılığı haftada 2 saat derse girmesi.(Hüseyin Çelik döneminde getirilmiş bir uygulama idi.Yıllardır sendikalar bunun değişmesini talep etmekteydi, daha önceki uygulama yöneticiler 1 saat dahi derse girseler, maaş karşılığı görevini yapmış sayılıyorlardı. Masada konu gündeme geldiğinde Genel Başkanımız İsmail Koncuk’ta, uygulamanın inatla yapılan bir yanlış olduğunu vurgulamış,  müdür yardımcılarının da uygulamaya dahil edilmesi gerektiğini ifade etmiştir, tüm açıklamalara karşın, karar sadece okul müdürleri ve baş müdür yardımcılarını kapsar şekilde imzalanmıştır. Zaman olsaydı, Toplu Sözleşme kararlaştırıldığı gibi 21 Agustos tarihine kadar devam etseydi, müdür yardımcıları da kapsama alınabilirdi.)

6-2012 yılında mutabakata varılan konular, bu toplu sözleşmede tekrar yazılmış olup, yeni kazanımlar değildir.

Yukarda 6 madde halinde sıralayabileceğimiz Toplu Sözleşmeler tabiri caizse, başlamadan bitmiştir. Kamu çalışanı arkadaşlarımızın Memur-Sen’in masaya oturmadan önceki taleplerini tekrar okuyarak talepleri elde edilenlerle bir kıyaslayarak başarı oranını hesaplamalarını istiyoruz. Başarılı olmak, elde edilebilecek hakların ne kadarının elde edildiği, ne kadarının elde edilemediği ve elimizdeki avantajların ne kadar iyi kullanılabildiği, iyi bir strateji takip edilip edilemediği değerlendirmelerinin yapılması sonucunda hesap edilmelidir. Elde ettiklerimiz tamam da, hiç yoktan kaybettiklerimizin hesabını kim verecektir? Arkasında duramayacağınız taleplerin anlamı nedir?

 İnternet sitelerine verilen reklamlarla, TARİHİ BİR BAŞARI ELDE EDİLDİĞİ İDDİA EDİLMEKTEDİR. Ne kadar tarihi başarı elde edildiğinin takdirini bu bağlamda kamu çalışanı arkadaşlarımıza bırakıyoruz.

GERÇEK ANLAMDA TARİHİ BİR BAŞARI ELDE EDİLEBİLİRDİ

2012 Toplu Sözleşmelerde elde edilmesi gereken en az 300-400 TL, yi ve yetkili sendikanın bu yıl talep ettiği 328 TL yerine, 75+75 TL alınabilmesi, akademisyenlere ve diğer eğitim çalışanlarına hiç tazminat veya ek ödeme alınamaması ne kadar başarıdır? Bunun takdiri eğitim çalışanlarına aittir.

Esasen, Toplu Sözleşme bakımından elimizin en güçlü olduğu bir dönemdeydik.2014 yerel seçimleri, Cumhurbaşkanlığı seçimleri, muhtemel anayasa referandumu ve 2015 yılında yapılacak Genel Seçimler sebebiyle Hükümet, sendikalar karşısında daha zayıf durumdaydı. Bu avantajlara rağmen, Toplu Sözleşme, 1 Ağustosta yapılan çalışma takvimi ve gündem oluşturulması ile başlamış, tek ciddi görüşme 6 Ağustosta yapılmıştır. 7 Ağustosta ise, plansız bir toplantı yapılmış, diğer sendikalar sadece basın açıklamasına davet edilmiştir.

Halbuki, yapılan çalışma takvimine göre görüşmelerin 21 Ağustosta sonuçlanması planlanmıştı.Yani, planlanan günden tam 14 gün önce apar topar imzalar atılmış hem genel talepler hem de hizmet kollarının talepleri tartışılmamıştır.

Bu kadar acele edilmemiş olsaydı, EBS tarafından teklif edilen bir çok talep masada kabul ettirilebilirdi. Evet, tarihi bir fırsat, göz göre göre kaçırılmıştır. Acemilik, teslim olmuşluk, emir ve talimatla yapılan sendikacılık anlayışı bu sonucu hazırlamıştır. Öylesine acele davranılmıştır ki, diğer sendikalar eylem planlarını dahi hayata geçirememiştir. Bu eylemler ve seçim süreci sebebiyle elde olan avantajlarla birlikte değerlendirilerek, Toplu Sözleşme masası baskı altına alınabilirdi. Adeta, bu acelecilikle, sendikaların eylem yapmasının da önüne geçilmiş, fırsat verilmemiştir.

Takdir eğitim çalışanlarınındır.

İbrahim AKEKMEKCİ

TÜRK EĞİTİM-SEN BAFRA İLÇE BAŞKANLIĞI YÖNETİM KURULU ADINA

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.