Yaşar VURAL-Eğitimci

Yaşar VURAL-Eğitimci

İYİLİĞE TARAF OLMAK

A+A-

Keder her yanımızı kasıp kavuruyor. Kader deyip geçmek de ne kolay oluyor. Ateş sadece düştüğü yeri değil düşmediği yeri de yakıyor. Sınırlarımızda, burnumuzun dibinde oluk oluk kan akıyor. Kimi din uğruna, kimi yurt uğruna kimi de namus uğruna ölüyor öldürüyor. Ölen de Allahüekber nidalarını savuruyor öldüren de… Dirliğin düzenliğin bozulduğu zamanlarda insanoğlu geçmişte nasıl davranıyorsa günümüzde de öyle yapıyor. Çağımızın uzay çağı, bilgi çağı ya da teknoloji çağı olması maalesef bu acı gerçeği değiştiremiyor. Silahlar, savaş araçlarının hepsi belki eski çağlara nazaran modern ama zihniyet hâlâ ilkel. Ölüm, yerden, gökten her yerden yağıyor. Öldürme biçimi ve araçları değişmiş olsa da öldürme arzu ve hırsı hiç değişmiyor. Dünyayı cehenneme çevirme konusunda günümüz insanının daha mahir olduğunu söyleyebiliriz. Irak ve Suriye’de yaşanan ölüm, vahşet haberleri haber ajanslarının tekdüze metinlerinde sıradanlaşsa da, sıradan bir iç karışıklıkla karşı karşıya olmadığımız ortadadır. Ortaçağ’ın karanlık zihniyeti sanki hortlamış da bir film ekranından gerçek hayat sahnesine düşüvermiş gibi görünür gözlerimize. Kelle kesmeler, ırza geçmeler, taşla baş ezmeler ve daha nice zorbalık, vandallık ve vahşet…

İnsanoğlu yüzlerce yıl sonra dahi bu yüz kızartıcı eylemlerini hatırlayacak ve bu sebeple bu kara geçmişini lanetle yâd edecektir. İnsanlığa bu vahşeti yaşatanlar da elbet tarihin kara kitabının baş sayfalarında yer tutacaklardır. Kirli emellerine kutsal zırh geçirenlerin hesapları elbet yüce Mevlânın katında bozulacaktır. Ama bu yapay cehennemde hayatını kaybeden ve kaybetmekte olan ve kaybedecekler için insanlığın sair kısmı neden kılını kıpırdatmamaktadır! Kendi ten kafesinde dünyanın kendine düşen payını afiyetle yiyip tüketirken ey insanlar, tükettiğiniz şey insanlığınızdır aynı zamanda!

Her şeyin bitti sanıldığı anda tünelden bir ışık görülür. O şimdilik bir şule, bir huzme gibi görünse de gözümüze, yaradılışımızın kodlarına gizlenen “merhamet” hissi o ışık huzmesini kainatı yeniden kaplayacak bir aydınlığa dönüştürecektir. İyilik, nice katran karası yürekleri çözmüştür, kötülüğün hüküm sürdüğü topraklara ekilen iyilik tohumları da toprağı bereketlendirecek, susuz topraklara düşen yağmurlar gibi iyilik de kurak gönüllere düşecek ve kinden, kirden kapkara olmuş gönüllerimizi ak pak edecektir. Bu umutla karanlıklar çıkacak aydınlığa. Bir de “iyiliği” yeşertecek, büyütecek cesur, inançlı emeklere ihtiyacı var iyiliğin. Herkesin öldürmeyi hüner saydığı modern zamanımızda inadına “yaşatmayı” isteyecek iyilik sevdalıları var olmalı ve insan suretindeki “cehennem zebanileri”nden daha cesur olmalıdır. Yavrusunu kaybeden bir kuşun matemine ortak olup gözyaşı dökenden; insan yavrusuna kıyıp, anayı evlatsız, evladı anasız bırakana nasıl evrildi insan, bunu iyi düşünmeli elbet. Masum sabilerin gözyaşını içip insanlığın kanını emen bu vampirlerin hesap edemedikleri bir şey var. Karanlık sonsuza dek semada asılı duramaz. Kötülük ebed müddet yaşayamaz. Kainatı yaratanın hesabı, insanlığın kalbini yaranlardan daha kati, daha yücedir.

Suriye, Irak, Doğu Türkistan coğrafyalarında insanlığın onuru, şerefi ayaklar altındadır. Merhamet, kötülüğün mezarını kazacaksa eğer merhamet duygularımızın küllerini atmalı, insan olan yanımızı meydana çıkarmalıyız. Suriye’de Irak’ta, Doğu Türkistan’da akan kanın durması için dillerimiz döndüğünce dua etmeli ve yerini yurdunu bırakıp can kaygısına düşen bu insanlara yardım elimizi uzatmalıyız. Bafra Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı’nın başlattığı yardım kampanyasına destek olarak, duamıza amin diyelim. İyilikten taraf olmak yetmez, iyilik yapmak lazım…

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.