Bafra'nın geçmiş anıları! Eskisi gibi olmayı  özlüyor insan..

Bafra'nın geçmiş anıları! Eskisi gibi olmayı özlüyor insan..

Ayhan Piryol'un kaleminden Bafra'nın geçmiş anıları..

A+A-

Ayhan Piryol, “Bir kahvenin kırk yıl hatırı vardır derler ya, Bafranın'da gerçek anıları, gerçek hayat hikayesi, gerçek ibretlik ve yaşamında hikayelerin'de unutulmaz hatıraları vardır.

Bu hatıralar anılar, dar küçücük kağıt parçalarına, yazıp'da bir vitrinin ortasında sergilenecek cinsten değiller.
Bafra bugüne kadar Kendi kendinin, gücünün üstünde her şeye direnerek, zorlansada bugünlere gelmiş oldu.

Hani hepimizin hayatında pes etmek istediği, çok zorlandığı, her şeyden bıktığı zamanlar vardır. Böyle zamanlarda motavisyonumuzu geri kazanmak bizim için çok zor olabilir.

İşte Bafranın'da geçmiş anılarını, hatıralarını tam da bu zorlandığınız zamanlarda okumanız gerekiyor.

Bafra'nın kendi içinde yaşadıkları zorluklara rağmen pes etmeden günümüzde de adından söz ettiren ilçenin anılarının geçmiş hikayesi size motavisyon verecek.
Unutmayın sevginin ve geçmiş anıların izleri sayesinde, hatıralarda yaşayamayacağımız bir anımız yok gibidir.

Bafralı olmak da, olmamak da, sevmek de sevilmemek de, bizi insan yapan bu hayata bağlayan, Bafraya bağlayan anahtar hep geçmiş anılarımız değil mi?
Yaşlı Bafra yoruldu artık. Kesildi gökyüzünde ki yıldızların musikisi. Birer birer kayan yıldızlar, sıra sıra toprağa düşen Bafra'nın insanları korkutuyor beni.

Bafra'nın geçmişinin içinde, bugünün raylarında ezilirken, dudaklardan dökülen feryatlar kulakların çaresizliğiyle yığılıveriyor toprağa.
Gözlerimiz ise tavana mıhlı birer ağıttır artık.
İnsan bugünlerde anılarını, zor da olsa anımsarken, altındaki döşeğin bir çizgi çektiğini anlayamaz bedeninde.
Düşününce hiç bir şey bizim değildir artık. Altımızda ki döşek, üstümüzdeki gök kubbe, etrafımızdaki dostlarımız.

Öyle oluyor artık Bafrada yaşam. En umulmadık yerde elimizden çekilip alınıyor yaşam. Boş boş bakıyoruz çevremize. Üzülmeye ve pişmanlığa zaman kalmayacak artık. Ne hazin değil mi?

Anılarımızı, Geçmişimizi anımsama yapamadan, tenimiz lime lime çözülecek. Kalıplara sığmayan varlığımızın hükmünü üç beş kemik parçası sürdürecek toprak altında.
Bafrada toprağın üstü yine yeşerecek. Yağmurlar yine yağacak ve güneş her sabah yine doğacak.
O zaman Bafra diyecek ki; sokaklarımda, caddelerimde böbürlenerek yürüyen, güzelliğiyle büyüleyen insanlar neredeler.

Herkesin bir hayal hırsızlığı gibi şimdi yaşamaya çalıştığımız anılarımız olacak her zaman.
Yıllar geçtikçe azalmadı bu anılarımız ve hatıralarımız.
Bir dostluk, bir sesli hikayeler gibidir anılarımız. Ne kadar toprağın nemli altında kalsa da geçmiş anılarımız.
Günün son dersinin zil sesi gibiydi geçmiş anılarımız. Zil çalar çalmaz dışarı çıkmak gibi... Bir kardelen, bir tomurcuğun kokusu gibi anılarımız.

Günler, aylar, yıllar çabuk geçti, ama 1914 yılında Ermeni Garabet Efendi ile başlayan Bafra Belediye başkanlığı, Abdülfeyyaz bey, Sırrı bey, Lütfü Aksoy, Halil Mümtaz, Abdülkadir Sarı Sözen, M. Nedim Aker, Safi Çakır, Hasan Günday, Derebeyzade Kaşif Efendi, Çakırzade Dursun ağa, Çakırzade Rahmi Çakır, Lokman ade Zihni Lokman, Kamil Çuhacı, Ahmet Çakın, Mustafa Ergin, Necati Bora, Mahmut Barutçu, Ali Kale, Duha Sertkaya, Sefer Peker, Yaşar Buharalıoğlu, Hasan Aslan Şükrü Neiş, Zihni Şahin, ile bugüne kadar gelmiş anıların izleri kalmadı mı belediyenin duvarında asılı olarak.

Ya da şöyle bir düşünün Bafrada ki Bayramları. Düşünün bugünkü 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve çocuk bayramını.
23 Nisan 1920 Büyük Millet Meclisinin açılış günü olduğunu anımsayın.
Her 23 Nisan günü Bafrada Ulusal Egemenlik ve çocuk bayramını, hep beraber birlikte nasıl kutladığımız anılarımıza gidelim bugün. Biraz da buruk kutluyoruz bugün ama, çocukluk günlerimize gidelim bugün. 23 Nisan sabahı içinizde ki mutluluğu yaşayarak. Okullarını, sınıflarını balonlarla bayraklarla gelin gibi süslediğiniz çocukluk günlerinin anılarına gidelim hep beraber.

Birazdan bağlı olduğunuz, okula giderek, bayram töreni için Cumhuriyet Meydanına gururla gittiğinizi gözünüzün önüne getirin.
Tertemiz siyah önlük ler içinde, beyaz kolalı yakalarla, kız arkadaşlarınızın saçlarında ki kurdelaları ile hayal edin okul anılarınızı .
Okulda bayram sonrası olacak müsamereyi düşünün. Ya da Cumhuriyet Meydanında kürsüde coşkuyla 23 Nisan şiirinizi okuyun.
Cumhuriyet Meydanının o kalabalığı içinde göz ucuyla annenizi babanızı araştırın.

Ya da Hükümet caddesinden, GAZİ İlkokulu nun trampet sesleriyle gelen talebeleri izleyin, Merkez İlkokulu nu, Orta okulu, hele hele, lisenin bando takımının o güzel trampet ve borazon sesini duyun içinizde.
Tekel caddesinden gelen Atatürk ilk okuluna bakın, kimler var yürüyüşle gelenler içinde. Cumhuriyet caddesinden Mithat paşa ilk okulunu izleyin. Kızılırmak ilk okuluna el sallayın.

Cumhuriyet Meydanının kıpkırmızı ay yıldızlı bayraklarla, siyah beyaz yakalı çocuklarla, yeşile çalan İzci kıyafetleriyle her okulun bando takımını ve içlerinde kendinizin olduğunu anımsayın. Öğretmenlerin defileye katılacakmış gibi şıklıklarını hatıralarınızda canlandırın.

Gül Erşan öğretmenin kürsüden okullar dikkat, bayraklar yukarı, rahat hazır ol komutuyla, Belediye Bandosu nun çaldığı istiklal marşını, kürsüde okuyan Gül öğretmenimize eşlik ederek okuduğunuzu düşleyin.
Cumhuriyet Meydanının bu istiklal marşıyla nasıl inlediğini anımsayın.

Düşlerinizi, düşlerinin içine sokarak yaşayın anılarınızı.
Kaymakamla birlikte Belediye başkanı, erkanı heyetin, halkı ve okulları dolaşarak Bayramınız kutlu olsun dediğinde sağol seslerinin yankısıyla tüylerinizin diken diken olduğunu hatıralarınızda yaşayın.
Ragıp hocadan veya Selim Kurnaz hocadan 23 Nisan Ulusal Egemenlik bayramının biyografisini anlatmasını dinleyin. Yaşayın bugün 23 Nisanı derinlemesine, oturduğunuz yerden.

Tören devam ederken, Atatürk heykelinin çevresindeki çelenklerin önünde, okulunuzun filamasıyla arkadaşlarınızla 23 Nisan Bayramını ölümsüzleştirmek için, foto Asım'a, foto Sümer'e, foto Nihat'a, foto Gıyas'a hatıra resimlerini çekindiğinizi anılarınızın içine alın.
Bayram töreni bitince geçit töreninde, erkanı heyetin önünden gururla en güzel şekilde okul olarak geçtiğiniz ve okulunuzun gidiş yolunda trampet çalarak giderken, evlerin pencerelerinden büyüklerin sizleri alkışladığının onurunu hatıralarınıza kazıyın.

İşte böyleydi anılarımız da ki Bafra da eski 23 Nisanlar. Çocukluğumuzda gözlerimizi açar açmaz, koşarak lavaboya gidip elimizi yüzümüzü yıkar, içimizdeki heyacanı bir türlü dindiremeden hemen annemize seslenerek, anne uyan bugün 23 Nisan dediğimiz bayramdı. .
Annemizde uyanır, bayram için yıkayıp ütülediği kıyafetlerimizi giymemize için yardım ederdi.

Bugün biz çocukların günüydü. Sınıflarımızı balonlar dahil bayraklarla dekore ettiğimizi unutmayınız hiç bir zaman.
Öğretmenlerimiz tören yerine okul olarak gitmeden önce günün öneminden uzunca bahsettiğini unutmayın. Atatürk sayesinde burada olduğumuzu ve 23 Nisanları yaşadığımızı unutmayın.
Ne güzeldi Bafrada ki çocukluğumuzun 23 Nisan Bayramları büyüklerimizin de Egemenliğinin hikayesi.

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve çocuk bayramı, bizim çocukluğumuzun sabahları uyanmamızın istemeni sağlayan tek heyacandı.

Eskisi gibi olmayı özlüyor insan. Eskisi gibi hissetmeyi.

Bugün 23 Nisan Neşe doluyor insan.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve çocuk bayramımız kutlu olsun..."

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum