Abdurrahman Akbaş : “Basını susturmak bu ülkeye verilebilecek en büyük zarardır”

Abdurrahman Akbaş : “Basını susturmak bu ülkeye verilebilecek en büyük zarardır”

Basına yönelik sansür ve saldırıların ardı arkası kesilmezken, bunlara bir yenisi daha eklendi.

A+A-

Mert Kaplan/SAMSUN

Çeşitli basın yayın kurumlarına yönelik baskılar sürerken, bu baskılara bir de Hürriyet Gazetesi Yazarı Ahmet Hakan’a yönelik evinin önünde gerçekleştirilen darp eylemi de eklendi. Bu konuyla ilgili olarak Samsun Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Mehmet Yazıcı ve Atatürkçü Düşünce Derneği Samsun Şube Başkanı Abdurrahman Akbaş son derece çarpıcı açıklamalarda bulundular.

Yazıcı: “Kaba kuvvetle düşünceyi değiştirmek kadar büyük bir ahmaklık var mıdır?”

Karşınızdaki insansın düşüncesi her ne olursa olsun, o düşünceye saygı duyulması gerektiğini, aksi takdirde kaba kuvvetle bir yere varılamayacağını söyleyen Yazıcı, “Basın özgürlüğü, ülkemizdeki demokrasi seviyesinin en önemli göstergelerinden biridir. Bu özgürlük, sadece bir gazetecinin habere ulaşma ve haberi araştırıp ortaya çıkarma özgürlüğü değildir. Haberin halka ulaştırılmasındaki yolların da açık olması gerekir. Yani, basının özgür olabilmesi halkın haber alma hakkının da olmasına bağlı. Yaptığınız haberi halka ulaştıramıyorsanız özgür basından söz edilemez. Ne yazık ki ülkemiz bu konuda Dünya’ya kötü örnek oluyor. Düşünün işte, basın özgürlüğü konusunda Türkiye, 180 ülke arasında 154’ncü sırada. Bu oldukça olumsuz bir tablo. Basın; yasama, yürütme ve yargıdan sonra gelen 4’ncü güçtür. Bunu söylerken de zaten ‘özgür basından’ söz ediyoruz. Bir yerlere yaranmaya çalışan, halkı bilgilendirmek gibi bir görevi olduğunun farkına varamamış, yalap şalap takımını ayrı tutuyorum. Samsun’da da bunun örneklerini görmek mümkün. Bence, siyasetçilerimiz, öfkeli şiddet dilinden vazgeçmesi gerekir. Siyasi parti liderleri yurttaşlara iyi örnek olmalı ki, vatandaşlar da barış içinde, uyumlu yaşasın. ‘Hoca bilmem ne yaparsa cemaat daniskasını yapar’ örneğindeki gibi olmasın. Aksi takdirde sadece basın değil, herkes bu baskıdan nasibini alır. Herkes mutsuz olur” dedi.

Akbaş: “Daha çok aradaki tiplere müdahale ediyorlar”

Bu yaşananların, 1946’dan beri sürdürülen demokrasinin geriletilme sürecinin son noktası olduğunu söyleyen Abdurrahman Akbaş, “Bu ülkenin temeli Atatürk ile birlikte kuruldu. Ancak, 1946’dan sonra yavaş yavaş bir gerileme dönemi başladı. Basın da bundan nasibini pekâlâ aldı. Basın insanların doğru bilgilendirme aracıyken, bu süreç içersinde birilerinin satılık kalemi haline döndü. Şiddet demokratik ülkelerde bir çözüm yöntemi olmamalı bence. Kabile mantığı ile yönetilmenin, eğitimsizliğin bir sonucu geldiğimiz nokta. Bu durum, kuralsızlığı kural olarak yerleştiren 13 yıllık bir iktidarın anlayışının sonucudur. Bu gibi durumların daha da artarak devam edeceğini düşünüyorum. İnsanların kötü yönetimin durumunu duymaması için basın gibi bir gücü engellemek isteyeceklerdir. Bunlar daha çok aradaki tiplere müdahale ediyorlar. Yani, geçmişte kendilerinden olan, şimdi, muhalif durumdakilere müdahale ediyorlar. Bir de bu adamların geri adım atma ihtimali yüksek. Bu sayede saf değiştirme ihtimali olan insanlar rahat dönüştürülecek. Bu ülkeye en büyük zarar, basını susturarak, doğru bilgiyi engelleyerek oldu. Halk aslında gazetecilere sahip çıkmıyor. Bir insana doğruyu göstermek kadar güzel bir şey var mıdır? İnsanlar bunun farkına varmalı ve basına sahip çıkmalılar” dedi.

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.