YAŞAR VURAL YAZDI..
YAŞAR VURAL YAZDI..
ÖSYM’nin en iyi yaptığı iş galiba öğrenci elemek. Bu sene bunu bir kez daha kanıtladı. Türkçe soruları bunun en iyi örneği. 40 sorunun 33 tanesi paragraf sorularına ayrılmış bu yıl. Ve bu paragraflar öyle kolay çözülebilecek, hemen üstesinden gelinebilecek gibi de değil. Okullarda sınav sorusu hazırlanırken takip edilen bir yol vardır. Sorular çok kolay, kolay, zor ve çok zor şeklinde hazırlanır ve bu soruların yüzdesi sınıfın durumuna göre değişir. Ama mutlaka bu sıralama takip edilir. Diyelim ki 10 soruluk bir sınavda, soruların %25’i çok kolay, %25’i kolay, %25’i zor, %25’i de çok zor sorulardan oluşur. Bu yüzdeleme değişebilir belki ama soru hazırlama mantığı değişmez.
ÖSYM bu yılki Türkçe sorularının neredeyse %90’ının zor ve çok zor sorulara ayırmış. Kolay diyebileceğimiz bir soru varsa o da noktalama işaretleriyle ilgili soru olabilir, onu da kaçı doğru yaparsa tabi. Paragrafların hemen hemen hepsi düşünceye dayalı metinlerden seçilmiş, yorum ağırlıklı, mecaz ve imgelerle yüklü deneme metinleri. Bu metinlerin mecazlarını, imgelerini çözüp ne anlattığını anladıktan sonra, soru kalıbında isteneni paragrafın içinden bulmaya çalışıyorsunuz. Paragraf sorularının bir diğer özelliği de, soru kalıplarının çok dolambaçlı olması yani, ne istendiğini dolaylayarak anlatması. Mesela :
Günümüzde paranın ve hızlı şöhret hırsının tutsağı olan kimi yazarlar, yazmaya başlamadan önce kendilerince bir tür piyasa araştırması yapıyorlar. İlkin yayımcılara uğruyorlar, onların nabzını tutuyorlar. Hangi türden yapıtlar istendiğini doğrudan ya da dolaylı bir biçimde öğrenmeye çalışıyorlar. Kafalarındaki anahtar soru şu: “Ne yazsam yayımcılar hemen basar, daha çok para daha çok ün kazandırır bana?” Bu soru konusal bir arayışa yönlendiriyor onları. Yığınların ilgisini kamçılayacak moda konularda yoğunlaşıyorlar. Daha sonra da yazmayı tasarladıkları konular beyinlerinin kovuğunda çimlenmeden duyuru çalışmaları başlıyor. Yapıtları kitapçı sergenlerinde göründükten sonra sıra “tanıtım seferberliğine” geliyor. Bu yazar, koltuğunun altında yeni kitabı, bir kanaldan ötekine dolaşıp duruyor. Övgücüleri de önceden saptanmış köpüklü sorularla, yapıtı değerlendirmeye kalkıyorlar.
Bu parçada tanıtılan yazar tipinden yola çıkıldığında nitelikli bir yazarla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz?
A) Kendi yaratma gücüne inandığına
B) Estetik kaygıları ön planda tuttuğuna
C) Düzeyli okurlar için yazdığına
D) Geleneksel anlatım biçimlerinden kaçındığına
E) Yazma sürecinde sabırlı olduğuna
Yukarıdaki paragrafta tanıtılan yazar tipi niteliksiz, hırsının tutsağı olan yazarlardır. Oysa soruda nitelikli yazarlarla ilgili olmayan özellik istenmektedir. Önce paragrafı okuyacak niteliksiz yazarların özelliklerini kavrayacak daha sonra nitelikli yazarların hangi özelliklere sahip olabileceklerini kestirecek ve şıklar arasından nitelikli yazarlarla ilgili olmayanı bulacaksınız. Nasıl kolay değil mi (!) bu arada doğru cevabı bulun bakalım.
Her şey bir yana ÖSYM, hazırladığı bu paragraf sorularıyla gençleri deneme metni okumaktan soğutacak. Bilmem haksız mıyım?
“YGS SINAVI” YANLIŞLIĞI ALMIŞ BAŞINI GİDİYOR
Kafamı her nereye çevirsem “YGS sınavı” ifadesiyle karşılaşıyorum. YGS’nin açılımı “Yükseköğretime Geçiş Sınavı”dır. Bu kısaltmada zaten “sınav” ibaresi yer alıyor. Hal böyleyken neden hâlâ “YGS sınavı” denir, anlamak mümkün değil. Açılımıyla birlikte okunduğunda “YGS sınavına” ifadesi, Yükseköğretime Giriş Sınavı Sınavına gibi bir anlama karşılık geliyor. Bu yanlışlığı Bafra Belediyesinin hazırladığı pankarttan tutun da, gazete metinlerinde, sosyal paylaşım sitelerinde hatta anlı şanlı TRT Haber kanalında bile görüyorum. Acaba herkes doğrusunu biliyor da ben mi yanılıyorum.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.