Bafra Ülkü Ocakları tarafından düzenlenen, Prof. Dr. Hasan TUNÇ tarafından verilen “Türkiye’de Yeni Anayasa ile İlgili Son Dönem Gelişmeleri” konulu konferans, Bafra Ülkü Ocakları Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Konferansta söz alan Bafra Ülkü Ocakları Başkanı Osman Osma Ulusal Egemenliğimizin anlam bulduğu 23 Nisan'da birlikte olmak dileğiyle; dünyanın en masum, en değerli varlıkları olan çocuklarımızın gününü kutluyor; Milli egemenliğimizin teminatı gazi Meclisimizi saygıyla yad ediyor; ülkemizin bölünmez bütünlüğü için ömrünü feda etmiş şehitlerimizi rahmetle anıyorum’’ dedi. Konuşanın ardından konferansta konuşmacı olarak gelen Prf. Dr. Hasan Tunç söz aldı.   “Anayasacılık hareketleri özellikle yönetimi hukukla sınırlandırarak yönetilene yönelik bir takım hukuki teminatlar üretme amacıyla ortaya çıkmıştır.” diyen Prof. Dr. Hasan TUNÇ, “Son 20 yılda ortaya çıkan anayasalara baktığımızda artık anayasacılık hareketlerinin anlam ve mana değiştirdiğini, devletin kuruluş ve işleyişinin yanı sıra özellikle insan hakları konusunda olabilen en gelişmiş, en çağdaş standartları üretme ve bu teminatları sağlama amacı taşıdıkları görüyoruz. İlk anayasacılık faaliyetleri devletin kuruluşu ve kurallara bağlı hareketini sağlayan metinler olarak kabul edilirken, günümüzde devletin kuruluşundan öte insan haklarını koruyan ve bu korunmaya ilişkin en ideal teminatları üretebilen metinlerdir.” dedi. Anayasaların ya demokratik ya da antidemokratik olduğunu belirten TUNÇ, “Bu çerçeve içerisinde modern çağdaş anayasacılığa baktığımızda, toplumun olabilen en geniş kapsamlı katılımıyla gerçekleştirilen anlayışla üretilebilen bir metin olması gerektiğini söylüyoruz. Toplumsal katılım hangi ölçüde olursa o ölçüde meşruiyet kazanmış olurlar. Tıpkı kum saati gibi, çağdaş anayasa yapım süreci içerisinde toplumun her kesiminin olabilen her tür katkısını sağlayacak bir çabayla anayasa yapım süreci gerçekleştirilmeli. Toplumun bu katkıları ile üretilebilen bilgi, belgeler işin teknik uzmanları tarafından değerlendirilmeli ve o metinler toplumun olabilen en geniş kesimlerinin tartışmasına açılmalı ve nihayetinde yine o ülke insanının oylarıyla yürürlüğe girebilmelidir. İşte çağdaş ve katılımcı anayasa yapım yöntemi bunu ifade eder. Bir anayasa yapım yöntemi bunu ne kadar bünyesinde barındırıyorsa o kadar çağdaş yöntemle yapılmıştır ve insan haklarını hangi düzeyde düzenliyor, hangi mükemmellikte koruyabiliyorsa o kadar da gelişmiş, modern anayasa olma özelliğine sahip olmuş olacaktır.” şeklinde konuştu.