Türk kültüründe Nevruzun bir adı da Ergenekon’dur. En eski Türk kaynaklarından itibaren böyle bir kültüre sahip olduğumuz anlaşılmaktadır. Bu yönleriyle Nevruz Türk kültüründe milli bir kimlik oluşturmaktadır.

Nevruz, Yenisey-Orhun çevresinden, Altaylara, oradan da Hun Türklerinin Avrupa'ya hareket etmesiyle Macaristan'a ve Balkanlar'a ulaşmış, 800'lü yıllardan itibaren Hazar'ın güneyinden Anadolu'ya ve Mezopotamya denilen bölgeye taşınarak daha geniş bir coğrafyaya yerleşmiştir.

Tarihi kaynaklarda Nevruz kutlamalarının Türklerde Mete Han zamanından beri yapıldığı görülmektedir. Bünyesinde barındırdığı bütün zenginlikleriyle Ergenekon/Nevruz bayramı, Türk kültürünün önemli bir tarihî zenginliğidir. Bütün bir Türk Dünyasında kutlanan Nevruz aynı zamanda inançlarla birlikte yorumlanmıştır. Türk dünyasındaki örnekler incelendiğinde görülür ki; bayramların özündeki sevgi, kardeşlik ve yardımlaşma ilkeleri Nevruz’un da temel prensibini oluşturmaktadır.

Demirdağı eritip Ergenekon'dan çıkmak, belki tarihi mitolojik bir olaydı. Fakat düşüncesi itibariyle bu ve birçok olay, Türk Milletinin tarihi serüvende zorluklarla mücadelede sınır tanımaz azmini ortaya koymaktadır. Milletimizin Dünya tarihindeki diğer milletler ile kıyaslandığında, karşılaştığı her türlü güç durumdan mutlak başarıyla çıkma kabiliyeti, şanslı evlatlarının ne denli kutsal ve zor bir mirasın sahibi olduklarının göstergesidir. İşte bu yüzden vakit, yüreğimize yaktığımız Nevruz ateşini körükleyip, harlamak vaktidir.

İnanıyorum ki bu takdirde, Nevruz'un ifade ettiği gerçek anlam yakın gelecekte yerini bulacak ve milletimize Bayram'ı yaşatacaktır.

Bu duygu ve düşüncelerle Türk Dünya'sının ve yüce Türk Milleti'nin Nevruz Bayramı'nı kutluyor, yeni günün milletimize huzur ve mutluluk getirmesini diliyorum.