Sinop’un simge yapılarından biri olan ve “Anadolu’nun Alkatrazı” olarak anılan Sinop Tarihi Cezaevi, kapsamlı bir restorasyon sürecinin ardından yeniden kapılarını ziyaretçilere açtı. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yürüttüğü çalışmalarla müze olarak yeniden düzenlenen tarihi yapı, hem mimarisi hem de taşıdığı kültürel mirasla dikkat çekiyor.

Helenistik Dönem’e kadar uzanan geçmişiyle Sinop İç Kalesi'nin içinde yer alan cezaevi, yıllar boyunca pek çok edebiyatçıya, sanatçıya ve düşünce insanına ev sahipliği yapmış olmasıyla Türkiye'nin kolektif hafızasında özel bir yere sahip. Cezaevi binası, Avrupa Birliği destekli “Ortak Kültürel Miras: Türkiye ve AB Arasında Koruma ve Diyalog İnşası (Faz II)” projesi kapsamında müze haline getirildi.

Toplamda 157 milyon lirayı aşan bir yatırımla hayata geçirilen projede, cezaevi yapısının 3 bin 469 metrekarelik alanı aslına uygun şekilde düzenlendi. Ziyaretçiler, cezaevinin geçmişine dair izlerin yanı sıra kültür ve medeniyet temalı sergilere de erişebilecek. Ayrıca yapıyı çevreleyen 4 bin 590 metrekarelik yürüyüş yolları da Karadeniz’in doğal manzarasına uygun şekilde restore edilerek kaleye ziyaretçilere yeni bir bakış açısı kazandırıldı.

Açılışa ilişkin değerlendirmede bulunan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, “Sinop Tarihi Cezaevi sadece bir yapı değil, Türkiye’nin belleğinde iz bırakan önemli bir kültür mekânıdır. Bu projeyle tarihsel hafızamızı koruyarak geleceğe aktarmayı ve ziyaretçilere hem düşünsel hem de görsel açıdan zengin bir deneyim sunmayı amaçladık” ifadelerini kullandı.

Yapılan restorasyonla birlikte cezaevi sadece bir müze değil, aynı zamanda bir kültür ve medeniyet merkezi olarak konumlandırıldı. Sinop’a gelen yerli ve yabancı turistler artık bu eşsiz yapıyı gezerek, geçmişle bugün arasında kurulan köprüye tanıklık edebilecek.