Köyler, köylerimiz...

Bizim kültürümüzü yansıtan öğeler ile dolu hazinelerimiz.

Şimdilerde emekliler yurdu ya da yaşlılar konağı diyebileceğimiz yerler. 
El işi, dikiş nakış, yemek, halk oyunları, doğum, sünnet, hastalık, defin işlemleri komşuluk ilişkileri gibi durumlarda büyük şehirlerde bitmeye yüz tutmuş bu toplumsal görevleri- ki tamamen iç güdüsel ve gelenekseldir- yaşatmaya çalışan kimilerinin küçük gözle baktığı, yüz çevirdiği, ilkel olarak nitelediği yerleşim yerleri...
Havasını, suyunu, toprağını bilmeyen bir nesiller sürüsü yetişiyor artık modernlik adı altında terk ediliyor köyler. Eskimiş olarak görülüyor; Yoğurdu, sütü, peyniri, domatesi, zeytini hatta ekmeği her öğün yiyen bu modern nesil(!)şimdilerde büyük alışveriş merkezlerinde Fink atmaya meraklı robot adeta...
Masalları, ninnileri, bilmeceleri, şiirleri, türküleri, ile anonim olarak dilden dile dolaşan sözlü ve yazılı kültür unutuluyor, adı geçmiyor. Andersen masallarıni bilenler, dede korkutu bilmiyor, eğitim sisteminde üstün körü adı geçiyor. 
Toplum batı tarzında yaşamayı batılı dili ve batıli bir milletin kültürü ile yaşamak zannediyor hâlâ. 
Bundandır ki batılı tarzında modern yaşamak onun gibi giyinmek, kibar olmak, bir çeşit medeni İnsan kılığına bürünmektir. Kendi dilinde, kültüründe bunu başarabilmek gerektir. 
Anne ve babalara büyük görevler düşmektedir. Şehirde yaşamak demek çocuğuna toprak yüzü göstermemek, hayvan sevgisi asilamamak, yukarıda saydığım hazineleri dışlamak hiç değildir. Geçmiş anlatilmali güzellikleri yaşatmaya çalışılmalıdır.

 Taner Şahin

 

Not- Görüntü Bafra'nın Selemelik Mahallesi/ Köyüne Aittir.

BAFRA Haberleri