“657 Zihniyeti” Taşhan’a Uğramış

Editör

Taşhan’da Tadı Kaçan Melemen
Yolum zaman zaman Kavak, Havza ya da Amasya taraflarına düştüğünde, klasik bir duraktır benim için: Vezirköprü yolundaki Tarihi Taşhan. Tarihin o ağır havasını solumak, avluda bir çay içmek, açıksam güzel bir melemen yemek, bende alışkanlık haline gelmiş.

Bu hafta sonu yine bir yolculukta düştü yolum Kavak’a. Dedim ki; “Taşhan’a uğrayayım. Hem geçmişin taş duvarları arasında biraz nefes alayım, hem de bir melemenle açlığımı bastırayım.”
Ancak bu defa karşımda bambaşka bir Taşhan vardı.

Artık Samsun Büyükşehir Belediyesi işletiyormuş. Girişte tabelaya dikkat ettim, Sayın Halit Doğan’ın ismi yazılmış, yakışmış da. Belediye eliyle işletilen bir tarihi mekân beklentiyi artırıyor haliyle. Ama maalesef mutfaktan gelen tatlar, tabeladaki isimle aynı özeni taşımıyordu.

Gelelim asıl meseleye...

Melemenin Sırrı (!)
Siparişi verdik, kısa süre sonra geldi. İlk lokmada ağzıma gelen sert bir şey... Yumurtanın kabuğu. “Nazar boncuğu” gibi görüp bir taneyi geçtim. İkincisi, üçüncüsü derken bu işin şakası yokmuş dedim. Melemenin tadı mı kaldı? Kaşığı bırakmak zorunda kaldım.

Çay mı, Bulaşık Suyu mu?
Üstüne bir çay içelim dedik. Geldi çay. Ama o da ne? Rengi var, kokusu yok. Tadı desen; markette satılan en ucuz çay bile bunun iki katı lezzetlidir. Çayın üstünde birikmiş acı tortu, içimi zorlaştırıyor. Sanki gün boyu demlikte kalan artıkları toplamışlar, yeni dem diye getirmişler gibi. İçemedim. Bulaşık suyuna benzettim, içim el vermedi.

Sütlaç mı, Deneme mi?
Tatlıyla gönlümüzü alırlar diye düşündüm, ama nafile. Fırında sütlaç istedim. Gelen şey sütlaç mıydı, fırın ürünü müydü, karar veremedim. Ne kıvamı vardı, ne tadı. Pilav artığı mı karıştırıldı, yoksa şeker ölçüsü mü kaçtı bilinmez.

“657 Zihniyeti” Taşhan’a Uğramış
Hani bir deyim vardır: "Memur zihniyeti çökmüş" diye. İşte tam olarak yaşadığım buydu. Her şey görev icabı, isteksizce ve özensiz yapılmış gibiydi. Sanki “gelip giden olur nasıl olsa” anlayışı hâkim olmuş mutfağa da servise de.

Tarihi bir mekânı işletmek, sadece mekânı devralmakla olmaz. Taşhan gibi geçmişin izini taşıyan yerler, hizmetin kalitesiyle anılır. Bugün bir turist oraya uğrasa, Samsun adına ne düşünür acaba?

Bu şehrin böylesine güzel bir mirasını yaşatmak istiyorsak, oraya atanacak personelden ikram edilecek çaya kadar her detay önemlidir. Aksi takdirde o taş duvarlar sadece bir fotoğraf fonu olur, ruhunu kaybeder.