Keskin Kalem:"Neden Bafra'dan Kaçıyorlar"

Keskin Kalem:"Neden Bafra'dan Kaçıyorlar"

Bafra denildiğinde derin bir nefes alıp, arkanıza yaslanıp, uzun uzun düşünmeniz gerekiyor.

A+A-

Varlık içinde darlık çeken, geçimin aslında pahalı olmadığı, çalışmak için iş arayanların bulabildiği fakat iş beğendirilemeyen, maddeye bulaşmış fakat tedaviyi istemeyen insanların bolca bulunduğu bir Bafra…
İnsanlarımız patlamaya hazır, pimi çekilmiş bomba gibi maşallah. Sabır yoksunuyuz hepimiz, sorsan herkesin acelesi var, fakat işi yok, parası yok..
Bir selam vermenin, tanımadığı insanı bile mutlu ettiği dünyada, insanın insana gülümsemesinin sanki yasak olduğunu savunurcasına şiddet yanlısı bakışlarla dolu bir Bafra..
Yaşar Vural Beyefendinin de yazısında bahsettiği; Cemal Safi’nin “1950’li yıllarda babamın görevi dolayısıyla Bafra’ya gelmiştim. Bahçeler mevkiindeki evleri, tertemiz sokakları, nezih insanları ile ne güzel bir şehirdi Bafra.’’ cümlesindeki geçmiş zaman, insanın içini acıtıyor. Rivayete göre Evliya Çelebinin her gittiği yerde en az iki ay kalışı, Bafra’dan 3. Gün gidişi ve giderken ‘“Hasetül Bafra, Fesetül Bafra”
Anlamı; “Haseti de çoktur, Fesatı da tabiri bölge insanının bir biri ile arasının iyi olmayışından kaynaklanıyor.
Büyük şehirlerde nereye giderseniz Bafra’lı bir işadamı karşınıza çıkıyor. Sima Bafra da ki akrabalarına çok benzeyen fakat yüzü gülen, tebessümle hasret kaldığı Bafra’ya sarılırcasına sarılan güzel insanlar. Neden Bafra da kalmamışlar, memleketlerinde aynı işle meşgul olmamışlar aslında apaçık ortada.
Bafra gençliği; bir dönemini deli kanlılık ile serseriliği ayırt edemeyen grupların fazlaca etkisinde kalmış, imar edip yapmayı değil, yıkmayı tercih eden grupla saltanat sürmüş, kolay yoldan para kazanan ve fazlaca saygı gösterildiği düşünülen başlarındaki insanları örnek almışlar.. Okula gitmek angarya oluşturmuş, okulda sorun çıkarmak –gitmemek alışkanlık haline gelmiş. Sözüm ona hayat okulunda yani serserilerin yanında eğitilmişler. Şimdi o neslin çocukları, Bafra’nın gençliğini oluşturuyor. Kimi ders almış bu olaylardan, kimi babalarının eksik gördükleri yönlerini tamamlayarak yeni Miroğlu karakterlerine bürünmeye çalışmış. Belinden demir parçasını alsan ağlayacak fakat belinde delikli demirle aslana dönüşür olmuş. Okumak, kültürlenmek, öğrenip imar etmek yerine yıkıp geçmeyi seçmiş. İmar edenler de mecburen bölgeden uzaklaşmış.
Bafra’nın kendi içerisinde olan çekememezlik aile ve sülalelere yansımış, kimse diğerinin söz sahibi oluşunu veya bir konuda yükselişini istemez olmuş. Bir kişi için Bafra’dan bahsedenlerin yarısı över olmuş, yarısı eleştirir olmuş. Kafa karıştıran tüm özelliklere haiz olan bir Bafra..
Söz sahibi bilgisi olmayan kişiler elinden bu sahiplik gitmesin diye daha donanımlı insanları bile yok etmek için uğraşmış. Kimler kaçmamış ki Bafra’dan bir düşünün. Kalsalardı neleri başarıp güzelleştirirlerdi. Meyve veren ağaç misali.
Akrebi tek başına tavaya koyarsanız çıkar gider, aynı tavaya iki akrep koyarsanız birisi çıkarken diğeri ayağından aşağı çeker, sırayla tekrarlanan aşağıya çekme olayı ya kavgayla biter, birbirini zehirler ya da bitkin düşerek ikisinin mezar yeri olur gider. Sonuç aynı ikisi de çıkamaz ve ikisi de yok olur gider. Bafra’da çalışkan insanlar gibi..
Bafra anlaşılması zor bir ilçe. 
Batıya ilerlemeyi reddeden, gelişen yerleşkeler gibi yolları genişletmeyip daraltan, yenilikleri ve yeni kanunları kabullenmeyen bir yapıya sahip..
Daraltılan yollara baktığınızda; Bafra da iki tane iki şeritli ana yolun devamı olan tekel caddesi gibi bir ana arterin devamı olan yol, tek şerit haline getirilerek devam ediyor ise aklınıza gelmesi gereken şey, birleşim yerinin tıkanacağı ve sabır yoksunu insanların birbiri ile kavgaya tutuşacağı zeminin hazırlandığı olmalıdır. Aynı şekilde Akbank önünden Alaçam Caddesine devam eden gece görsel şenliği güzel fakat ambulans ve itfaiyenin geçemediği bir güzergah oluşturuldu maalesef. Aynı yapı acaba kaldırımlar esnafın kullanma amacı için bu kadar genişletilmese ve trafik iki şerit yan tarafı park olarak akacak şekilde, ışıklandırılması aynı lükslükte olsa idi kötü mü olurdu.
Çöp kamyonları gece yarısı ortalığı yıkarcasına gidiyor, çöp konteynerini sanki dövercesine ‘uyuyanlar uyanın bakın çöp alıyoruz’ bildirisi yapıyor. Gece 24 ten sonra kaç kişi çöp atıyor merak ediyorum. Hastası olan, bebeğini yeni uyutmuş olan ne eziyet çekiyor düşünmek bile istemiyorum. Aynı şekilde Ramazan ayında mübarek davulcuların kahvehaneden çıkarak ortalığı zonklatan gürültüleri ve saat olarak 01 civarı, kim bu saatte sahura kalkar bilemiyorum…
Bafra Belediye anons sitemi ayrı bir eziyet.. Sesin borazan gibi duyulduğu fakat hiç anlaşılmadığı köy anonsu. Sadece gürültü. ‘’VEFAT’’ diye başlayıp ‘’İLAN’’ anlaşılıyor kalanı sadece uğultulu bir ses maalesef.. Keşke kaldırılabilse..

 

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
11 Yorum