Almanya’da yaşayan 20 yaşındaki genç kadın, üç yıldır her yemek sonrası art arda gelen hapşırık krizleri ve şiddetli burun akıntısıyla mücadele ediyordu. Alerji testleri yaptırmış, farklı tedaviler denemiş ancak hiçbir sonuç alamamıştı. Almanya’da yalnızca “okyanus suyu spreyi” önerilerek eve gönderilen genç kadın, cevabını yıllarca bulamadığı rahatsızlığın çözümünü Türkiye’de aldı. Samsun’da yapılan ayrıntılı değerlendirmeler sonunda, genç kadına nadir görülen ancak çoğu zaman gözden kaçan bir tanı konuldu: “Doyma hapşırması.” Midenin dolmasıyla birlikte vagus siniri üzerinden burun mukozasının uyarılması sonucu ortaya çıkan bu refleks, çoğu kez alerjiyle karıştırılıyor ve yanlış tedavilere yol açabiliyor. “Ne yesem hapşırıyordum”

Genç kadın yaşadıklarını şu sözlerle anlattı: “Tatlı, tuzlu, baharatlı ya da sütlü ne yesem fark etmiyordu. Sofradan kalktığım an hapşırmaya başlıyordum. Bazen 5-6 kez üst üste hapşırıyordum ve burun akıntım çok şiddetli oluyordu. Bu durum sosyal hayatımı da zorlaştırdı.” Uzmanlar, bu durumun nadir olduğunu belirterek, doğru tanı sayesinde gereksiz tedavilerin önüne geçildiğini vurguluyor.

Doyma hapşırması; midenin dolmasıyla birlikte hapşırık refleksinin tetiklenmesiyle ortaya çıkıyor. Alerji veya enfeksiyonla ilişkili olmadığı gibi, genetik yatkınlık da rol oynayabiliyor. Tedavi sürecinde yavaş yemek yemek hapşırık krizlerini azaltabiliyor. Gerektiğinde ilaç tedavisi de uygulanabiliyor. Uzmanlar, benzer şikâyetleri olanların mutlaka bir KBB hekimine başvurması gerektiğini hatırlatıyor. Yıllarca yanlış tanılarla mücadele eden genç kadın, Türkiye’de aldığı doğru teşhis ve tedavinin ardından sağlığına kavuştu ve sosyal yaşamına kaldığı yerden devam etti.