Yrd. Doç. Dr. Yakup Bostancı yaptığı açıklamada prostat kanseri ve biyopsisi hakkında bilgi verdi. Bostancı, “Prostat kanseri günümüzde erkeklerin maruz kaldığı en önemli sağlık sorunlarından birisi olarak kabul edilmektedir. Avrupa’da bin erkekten 214’ünde prostat kanseri görülmekte olup, erkekte en sık karşılaşılan solid kanser türüdür ve kanser ölümlerinin ikinci en sık nedenidir. İnsidans ve mortalite oranları ırk, diyet alışkanlığı, yaşam tarzı, coğrafya, tarama çalışmaları ve önleyici tedavi gibi nedenlerden dolayı farklı etnik popülasyonlarda, farklı ülkelerde ve aynı ülkenin farklı bölgelerinde dahi değişkenlik gösterebilmektedir. Prostat kanseri erken teşhisi küratif tedavilerin başarısının artmasına ve hastalıksız yaşam süresinin uzamasına yol açması bakımından önemlidir” diye konuştu.
Tıp Fakültesi Üroloji kliniğinde prostat kanseri şüphesi taşıyan hastalara biyopsi işlemlerinin 2002 yılından bu yana transrektal ultrasonografi (TRUSG) eşliğinde yapıldığını belirten Yrd. Doç. Dr. Yakup Bostancı, “Prostat kanseri şüphesi taşıyan hastalarımıza bilgilendirilip onamları alındıktan sonra biyopsi için randevu verilmektedir. Aspirin ve aspirin türü ilaçlar biyopsiden bir hafta önce kesilmeli ve biyopsiden sonraki 1 haftaya kadar kullanılmamalıdır. Biyopsi işlemi, üroloji polikliniğinde bir hekim tarafından lokal anestezi altında ve profilaktik antibiyotik eşliğinde gerçekleştirilmektedir. Hasta uygun pozisyonda yatırıldıktan sonra ultrasonografi probu, bir jel yardımıyla makattan içeri yerleştirilip prostat görüntülenerek lokal anestezi uygulanır. Ultrasonografi eşliğinde kalın bağırsağın son kısmından otomatik biyopsi iğnesi taşıyan bir düzenek yardımıyla prostattan biyopsiler alınır. Girişim sırasında prostattan en az 10 odaktan parça alınmaktadır. İşlem yaklaşık 10-15 dakika sürmekte ve işlemden sonra hasta bir süre polikliniğimizde gözlem altında tutulduktan sonra önerilerle evine gönderilmektedir” şeklinde konuştu.