DEVLET MEMURLARININ İŞ GÜVENCESİ TEHDİNE SEYİRCİ KALAMAYIZ

DEVLET MEMURLARININ İŞ GÜVENCESİ TEHDİNE SEYİRCİ KALAMAYIZ

Değerli Kamu çalışanları, iş güvencemiz hükümet tarafından açıkça tehdit ediliyor.

A+A-

Devlet memurluğu kavramı çalışanların en önemli kazanımıdır. Devlet memurluğu kavramı ortadan kaldırılırsa, tüm haklarımız elimizden alınır. Herkes nasıl bir tezgâhla karşı karşıya olduğumuzu, Türk memuruna nasıl bir gelecek hazırlandığını görmesi lazım.

   Pakistan dönüşünde uçakta gazeteciler Başbakan’a soruyor: “Sayın Başbakan, bu polis memurları, eğer ÇETE mensubuysa, neden görevden almıyorsunuz da sadece yerlerini değiştiriyorsunuz?”
    Cevap şu :  “Bu 657 ile bu yapılamaz. Değişirse yapabilirsiniz. Bir anonim şirkette bunu yaparsın. İhbarı, kıdemini verir kapının önüne koyarsın. Niye devlet diyorlar? Kapağı attın mı bir daha atamazlar. Akşam beşi bekle, emekliliği bekle. Bunun üzerinde çalışacağız. Bazı gelişmeler bize ufuk kazandırıyor. Anayasal ve diğer mevzuat değişiklikleriyle yapılabilir.”
      Ülkemiz Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluğuyla çalkalanırken bakanlar, milletvekilleri peş peşe istifa ederken hükümet her şeyi bir kenara bırakıp çalışanına adeta düşman kesilmiş devlet memurluğu güvencesini ortadan kaldırmak istiyor. Biz zaten başından beri bunların kafalarının ardında böyle bir niyet taşıdıklarını biliyoruz. Bu düşüncelerini zaten kamuoyuyla da zaman zaman paylaşıyorlar. Memurları küçük düşüren ifadeleri kullanmaktan dahi sakınmıyorlar.

     Devleti tanımayan, kamu hizmetinin işleyişini bilmeyen, memurun ne iş yaptığı hakkında en ufak bilgisi olmayan kimselerin kahvehane köşelerinde gevelediği cahilane sohbetlerde söylenebilecek bir üslupla; devlet memurunu, “Tek hedefi sağlam gördüğü devlete kapağı atmak olan, saatin beşi vurmasını ve mesainin bitmesini dört gözle kollayan, hiçbir işe yaramayan ve tek gailesi emekliliği doldurmak olan” bir profille ortaya koyuyor. 
      Devlet, malumunuz olduğu üzere hizmetlerini memurları eliyle vatandaşına ulaştırır. Peki, hükümetin başının yaptığı açıklama böyle mi olmalıydı?
     Dört kişilik bir memur ailesinin asgari geçim standardının, ortalama memur maaşının neredeyse iki katı olduğunu bilen bir Başbakan böyle mi konuşur?
    Devletin, sadece öğretmeniyle yüzünü gösterdiği dağ köylerinde, sobasında tezek yakarak öğrencilerini ısıtan memurunun varlığından haberdar olan bir Başbakan böyle mi konuşur?
     Gece gündüz demeden, mesai gözetmeden can hıraş şekilde vatandaşa sağlık hizmeti veren ve bu kadar fedakârlığa rağmen şiddete maruz kalan ve hatta canını kaybeden memurlarının fedakârlığını gören bir Başbakan böyle mi konuşur?

     Tetikçiliğini yaptırdığı yandaş sendikayı hormonlayarak şişiren ve bunun üzerinden memuru kontrol etme azmindeki bir Başbakan’dan başka nasıl bir açıklama beklersiniz? Haftada 15 saat çalışır ama çok maaş alırlar diyerek biz eğitim çalışanlarına hakaret edenler bunlar değil miydi? Devlet tüccar mantığıyla yönetilemez. Devletin kurumları ve bu kurumların birikimleri vardır, bunlar asla göz ardı edilmemelidir.

    Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Sayın İsmail KONCUK iki yılı aşkındır üstüne basa basa anlatıyor. İş güvencemiz tehlikede diyor, memurumuzu bu konuda bilinçlendirmeye çalışıyor. Sendikamız bunun için eylemler ve basın açıklamaları yapıyor. Başta Sayın Başbakan ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olmak üzere, ilgili tüm muhataplarla defalarca görüşerek tepkisini dile getiriyor. Onlarca TV programında bu konuyu işliyor.
     Ve her fırsatta, “Devlet memurunun, Cumhuriyet tarihi boyunca elde ettiği en büyük kazanımı iş güvencesidir. Anayasanın 128 inci maddesinin ve 657 Sayılı DMK’nın değiştirilerek iş güvencemizin elimizden alınmasına asla müsaade etmeyiz. Bilinsin ki, bu noktada her türlü eylemi meşru kabul ederiz” diyerek çok net ve sert şekilde tavrını ortaya koyuyor.

     Kamuoyu şahittir ki, Sayın Genel Başkanımızın muhatabı kim olursa olsun her düzeyde bu duruşunu en yüksek perdeden dillendirmiş ve bundan asla taviz vermemiştir.
     Peki, hormonla şişirilmiş ve kendini Hükümetin her icraatını tevil etmekle mesul kabul etmiş olan Malum-Sen ne yapıyor?
     Yıllardır, kamu çalışanının hak ve kazanımları için yapılan eylemlere destek vermedikleri gibi, Hükümetin safında yer tutmadılar mı?
    On yılı aşkın iktidarı süresince defalarca memura bindiren Sayın Başbakana tek bir çift söz söyleyebildiler mi?

      Bu kadar rezalet yaşanırken, kamu çalışanlarının iş güvencesi kaldırılmaya çalışılırken, kamu çalışanları pastadan hak ettiği payı alamazken biz sessiz kalamayız. Gereken tepkimizi göstereceğiz. Devlet memurluğu güvencemizi elimizden almalarına izin vermeyeceğiz.

     İktidarın oluşturmaya çalıştığı kölelik düzenine ne bizler ne de Türk Halkı müsaade etmeyecektir.

     Buradan bu zihniyete ve yandaşlarına sesleniyoruz. Adalet bir gün size de lazım olacak. İşte O zaman anayasanın 128. Maddesinin ne anlama geldiğini daha iyi anlayacaksınız.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.


 

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.