ÇOCUKMUŞ!

ÇOCUKMUŞ!

Ne çocuğu be, eşek kadar hem de. Belki eşekten de büyük.

A+A-

 Herkes görüyor, gazeteler itin fotoğraflarıyla dolu, internet medyasında, sosyal medyada direğe tırmanışı da o direkten “bayraklar içinde en güzel bayrak” Türk Bayrağı’nı alıp indirişi de var. Herkes görüyor, herkes biliyor ve Genelkurmay “çocuk” diyor. Komutanlığın, namusuna emanet edilen Türk Bayrağı’na hem de kışlanın içinde sahip çıkamamasındaki korkaklık, kararsızlık ve sorumsuzluğu “çocuğa silah sıkmamak gibi bir duygunun arkasında gizlemeye çalışması yüreğimi yakıyor.
O akıldışı, o gerçekdışı metni kaleme alan Genelkurmay yetkilisinin adı ve rütbesi nedir bilmiyorum, merak da etmiyorum. Hiç önemi yok. O bildiri genelkurmay adına çıkmıştır, dolayısıyla başta General Özel olmak üzere tüm karargahı bağlar. O bildirinin sorumluluğu onu kaleme alanın değil o karargahta çalışan herkesin omuzlarındadır. Omuzlarındaki yıldızların sayısı ve parlaklığı sorumluluklarını azaltmaz, tersine artırır.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan “Oradaki asker de komutan da hesabını verecektir” demiş. Versinler elbet, ama yetmez. En tepedekine kadar gitmeli bunun yasal ya da ahlaki sorumluluğu. Alttakinin en ufak başarısını kendi hesabına yazanlar onların hatasının faturasını ödemeye de hazır olmalılar. O askerlerin kararsızlığı, suskunluğu, çaresizliğinden onları eğitenler, onları bugünlere, yarınlara hazırlayanlar daha doğrusu hazırlayamayanlar sorumludur. 
Bayrağın gönderden indirilmesi ilk olay değildir. Kalekol inşaatları yıkılmakta, iş makineleri yakılmakta, işçiler ve bu arada askerler kaçırılmaktadır. Çete hemen askerin yanı başında yol kesip kimlik kontrolü yapabilmekte, devleti temsil makamındaki valiler ve onların emrine verilen asker, polis ve jandarmalar da bu kepazeliği seyretmekle yetinmekteler. Görünen o ki, asker caydırıcı güç imajını kaybetmiştir. Atık pervasızlık, kanun ve devlet tanımazlık o noktaya ulaşmış ki, küçük ve korumasız herhangi bir karakola değil korunaklı bir kışlaya girilebilmekte ve gönderden Türk Bayrağı alınıp gidilebilmektedir.
Evet; bu kepazeliğe dur denilebilmesi için evvelemirde bu olayın hesabı görülmeli. Ama sadece alt rütbelilerle yetinilmemeli. Bölgedeki komutandan Genelkurmaya, ilçedeki mülki erkandan Ankara’daki siyasi erke kadar herkes bu işteki payı oranında ya yasal ya da ahlaki ve siyasal sorumluluğunun hesabını vermelidir. 
Bu hesap bugün görülse de görülmese de yarın tarihin o yüce mahkemesinde mutlaka görülecektir. Kendi ikballerini silah arkadaşlarının zevalinde bulanlar ve dolduramadıkları koltuklarda bir şey olmamış gibi oturmaya devam edenler tarihin sanık sandalyesinde oturmaktan kurtulamayacaklardır.

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.