Yaşar VURAL-Eğitimci

Yaşar VURAL-Eğitimci

DİLEKLERİ EMEKLERLE YEŞERTMEK

A+A-

Bir yılın daha sonundayız. Nice başlangıçlar biz fark etmesek de, koşar adım yürür sona doğru… Kar topu misali yuvarlanıp gittiğimiz dünya yamacında, her geçen gün, ay ya da yıl için “ne çabuk geçti” serzenişinden başka elimizden bir şey gelmeyişinin tevekkülüyle olacak, her geçen yılı hüsnü kabul ile uğurlar yeni yıllara kapı aralarız. İşte bu akşam da onlardan birini yapmaya hazırlanıyoruz. Ne çabuk geçtin ey 2011…

Şüphesiz zaman göreceli bir kavramdır. Zamanın ilerleyişi kimileri için yeni bir heyecan yeni arayış iken kimileri için sona doğru yaklaşmanın verdiği bir elemdir. İşte o yüzden zamanın geçmesinden duyulan haz ya da elem kişinin zamana nasıl ve ne taraftan baktığına bağlıdır. Bir çocuk, bir yılın daha geçmesinden büyük ihtimalle haz duyacaktır zira bir yaş daha büyüyecek ve olgunlaşmaya doğru emin adımlarla ilerleyecektir. Bir gencin yeni yılın gelişinden beklentileri de daha farklı olabilir. Ya yeni bir işi kapısı açılacağının umudu içindedir yahut sevdiğine kavuşabilmenin umudunu yeni bir yıla daha taşıyordur. Çalışanlar, iş sahipleri, işverenler için bir başka beklentinin bir başka müjdenin habercisi olabilir yeni yıl. Peki ya altmışlı yaşlara merdiven dayamış veya altmış yaşını geçmiş insanlarımız için ne ifade eder yeni yıl? Hayata iyi tarafından bakmayı başarabilenler,  altmışlı yaşların da elbette güzel taraflarının olduğunu pekala bilecekler ve yeni yıldan yeni umutlar ve heyecanlar devşirmeye çalışacaklardır. Her şeyden önce dünya gözüyle altmış yıl geçirmiş olmanın, iyisiyle kötüsüyle koskoca altmış yıl yaşayabilmiş olmanın huzuru ve gururu okunacaktır yüzlerinde. Şükür ve razı olmanın engin genişliği içinde hallerine şükredecekler, bu yaşlara erişemeyen nice dostlarının, akrabalarının, tanıdıklarının olduğunu düşünerek bir kez daha yüce Yaradan’a hamt edeceklerdir. Sonra yeni doğacak günlerin neye, nelere gebe olduğunu kim bilebilir ki? Hâlâ nefes alabiliyorken neden yaşamaktan, sevdikleriyle birlikte olmaktan elde edilen mutluluk ile geri kalan ömürlerinde de aynı güzellikleri yaşayabilmenin hayallerini kurmasınlar.

Hayata karamsar bakmayı âdet edinmiş olanların kalplerinde endişenin yanında belki de kaynağı malum bir korku da belirecektir. Onlara göre yeni gelen yıl ömürlerinden bir yıl daha götürmüştür. Esasında bu endişede haksız da sayılmazlar. Her gelen yıl, hanemizden bir yaşı daha silmektedir ve bizi ne zaman geleceği belli olmayan “ölüme” doğru biraz daha yaklaştırmaktadır. Ama gerçek olan şu ki, bu korkuyu içinde diri tutmak, yaşamaktan doğacak mutluluk ve hazzın azalmasına; zaten sınırlı olan ömrümüzün bu düşüncelerle heder olmasına sebep olacaktır. Bundan dolayıdır ki, her ne kadar doğru da olsa, gelen yeni yılın ömrümüzden “bir yıl” eksilttiği düşüncesini içimizde büyütmek karamsar bir bakış açısına sahip olanlara aittir.

Her şeyde olduğu gibi yeni yıldan ne beklediğiniz biraz da hayata nasıl baktığınızla ilişkilidir. Geriye baktığında güzel anlar, mutlu zamanlar hatırlamak isteyenler, kapımıza dayanan yeni yılı iyi karşılamalı ve dilediği güzellikler için biraz da emek harcamalıdır. İçinde kini öfkeyi konuk edenlerin, gelen yeni yılda da birçok kalp kırması veya ah alması muhtemeldir. Dahası kendi hayatları için öngördükleri güzelliklere kavuşmak için daha yolun başında birkaç adım geriden başlamış olacaklardır. “Ben yeni yıldan sağlık, huzur, bol kazanç, güzel bir iş, güzel bir eş … diliyorum”  demek de elbette iyi bir başlangıçtır ama yeterli değildir. Çünkü hiçbir başarıya çiçekli yollardan ulaşılamayacağına göre yukarıda dilediklerimize ulaşmak için de sadece “dilemek” yeterli değildir. Yüce Allah, cömertliğini dünyanın burçlarından her sabah doğuruyor, bunu çok iyi biliyoruz. Ancak, sadece “dilemek”le hayallerimizin gerçekleşeceği tek bir yer varsa orası da masallarımızdır. Masallar dimağlarımızda kalan hoş bir tattır. Gerçekler ise her zaman yanı başımızda her an başımızda. Büyülerle, sihirlerle istediğiniz her şeye ulaşabileceğinizi düşünüyorsanız sadece “dilemekle” yetinebilirsiniz. Ya da bizden bir sözle devem edelim “isteyenin bir yüzü, vermeyenin iki yüzü kara” da diyebilirsiniz. Böyle yapanlar biraz da kim ne verirse onunla yetinenler benzer. Ama bu durumda eli boş dönenlerin de çok olduğunu unutmamak gerek.

2011’i “ne çabuk geçtin” serzenişleriyle, biraz da buruk uğurluyoruz. Bu yıl da kazandıklarımızdan çok belki de kaybettiklerimiz oldu. Ama her gelen günü elimizde çiçeklerle karşılamaya devam edeceğiz. 2011’de gerçekleşmeyen nice umutlar 2012’ye ertelendi. Umutları, sadece dileklerle değil emeklerle yeşertebiliriz. Ama yine de, bütün diledikleriniz gerçeğiniz olsun demekten de kendimi alamıyorum…

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum